Bu yazı Dr. Nicole Le Pera* tarafından kaleme alınmıştır.
Gözde Kavak tarafından çevrilmiştir.

Bizlere duygularımızı hissetmemiz ve onları kabul etmemiz öğretildi fakat ya duygular aslında bir bağımlılık halini alırsa?

Bu kavram psikolojinin duyguları analiz etmeye dayalı sisteminde oldukça yabancıdır.

Geleneksel psikoterapiyi uygularken, danışanlarımın ne kadarının tekrar eden duyguları hissettiğini fark etmeye başladım. Birçoğu bana sözel olarak bazı durumları değiştirmek istediklerini söylemelerine rağmen, yine aynı şeyleri deneyimleyecekleri durumlara bilinçsizce neden oluyordu.

Reklam

Çok az kişi insan duygularının karmaşık kimyasını anlar.

Duygular bir düşünceyle başlar. Bir gün içinde sayılamayacak kadar çok şey düşünürüz ama bunların birçoğu alışkanlıktandır. Bu düşünceler günden güne yer etmeye başlar ve onlardan kopamadığımız için gerçek olduklarını varsayarak bir anlam yükleriz.

İşte düşüncelere yüklenen bu anlamlar duygularımızı şekillendirir. Bir duygu hissettiğimizde, vücutta hücresel bir değişim olur. Nörotransmiterler salgılanır ve vücudun fizyolojisi değişir. Fizyolojimiz değişirken, beyindeki nöral yollar ateşlenir ve bunun üzerine birbirlerine bağlanırlar.

Alışkanlığa bağlı hissetmek ve tepki vermek farkında olmadan yine aynı duygunun peşine düşmemize neden olacak nöral yolları güçlendirir. Duygusal bağımlılık vücudumuzun kendi kimyasal tepkilerine bağımlı hale gelmesidir.

Bu döngü beynin ödül merkezini değişikliğe uğratır.

O duygu bizi perişan da etse, nörotransmiterlerin salınımı bir ödül olur.

Bağımlılık genellikle harici bir maddeye ya da yeme bağımlılığı, seks bağımlılığı gibi bir davranışa bağımlı olmak anlamına gelir fakat kendimizde olan kimyasal bir iç unsura bağımlı olmak da mümkündür.

Herhangi bir bağımlılık ile mücadele eden insanların çoğu en azından bir noktaya kadar bağımlılıklarının neden olduğu sorunların farkındalardır. Duygusal bağımlılık ise farklıdır çünkü adeta o duygu deneyimiyle yatıp kalktığımız için haliyle, bilinçlilik kapsamının ötesinde kalır.

Duygusal bağımlılıktan kurtulmak için kendi yaklaşımlarınızın bilincinde olmak zorundasınız.

Sıklıkla hissettiğiniz duygunun farkında olun

Eğer bir aydınlanma yaşayıp duygusal bir bağımlılığınızın olduğunu fark ederseniz, en baskın duygunuzu tespit etmek kolay olacaktır. İçinizde bir his oluştuysa ancak hangi duyguyu dönemsel olarak hissettiğinizi tam olarak adlandıramıyorsanız, en belirgin olan o duyguyu tespit etmek için biraz çalışma yapılması gerekecektir.

İşte başlangıç için birkaç kolay adım:

  1. Duygularınızı gözlemlemek için bir amaç belirleyin: Kulağa basit geliyor ama bu oldukça zordur aslında çünkü tepki vermeden önce duygularımızı nadiren gözlemleriz. Bir parçanızmış gibi olduğu için duygusal bir bağımlılığınız olmadığını düşünebilirsiniz. Telefonunuzda ve günlüğünüzde bu amacı hatırlatan yazılar bulunsun. Böyle yapmak bilinçdışının farkında olmanıza yardımcı olur. Instagram’da gezinirken, işteyken veya arkadaşlarınızla konuşurken günlük durumlar karşısında nasıl hissettiğinizi gözlemleyin. Herhangi bir tipik yaklaşımın farkında olun ve not edin. Bunlar size en belirgin hissinize dair ipucu verebilir.
  2. Güvendiğiniz birinden tavsiye alın: Hassasiyet aracılığıyla içgörü kazanırız. Eğer hayatınızda güvendiğiniz, açık ve dürüst olmaya istekli birileri varsa, onlardan size tavsiye vermelerini rica edin. Kişisel gelişim çalışmaları yaptığınızdan bahsedin ve sizi çoğu zaman belirli bir duygu halindeyken görüp görmediklerini öğrenin. Başkaları bizim kendimizde göremediklerimizi görebilir.
  3. Günde 5 dakika meditasyon yapın: Otuz gün boyunca, ne olursa olsun günde beş dakika meditasyon yapmayı sürdürün. Düşüncelerinizi gözlemlemeye çalışırken ortaya çıkan hislere ve duygulara dikkat edin. Bunlar duyguyu tetikleyen düşünce döngüsüne dair önemli geri bildirimlerde bulunur.

Anlaşılacağı üzere duygusal bağımlılıktan kurtulmak büyük bir çaba ve bağlılık gerektirir. Duygusal bağımlılıkların gelişmesi onlarca yıl alır ve tonlarca farkındalık çalışması yapmanızı gerektirir. En belirgin duyguyu tespit ettikten sonra ilerlemeye hazırsınızdır.

Yalnız bunun hep takılıp kalınacak bir yer olmadığına dikkat edilmesi gerekir. O duygunun ne olduğunu bulduğunuzda, beraberinde gelen birçok başka duyguyu da hissedeceksinizdir. Öncesinde kendi davranışınızın farkında olmadığınız için oldukça fazla utanç duyabilirsiniz. Şefkat göstermeye çalışın ve niyetle her davranışın değişebileceğini anlayın. Devam edin ve bu farkındalık için şükran duyun.

Beynin ödül sistemini yeniden yapılandırın.

  1. Beslenmeye odaklanın: Beyin, sürekli yeni yollar oluşturan, hücreleri yenileyen, gün içinde sayısız kez ateşlenen ve birbirine bağlanan nöronlar bulunan enerji gerektiren bir organdır. Beyin esasen yağdan oluşur ve bağırsak-beyin aksı aracılığıyla bağırsakla sürekli iletişim halindedir. Serotonin gibi nörotransmiterler en çok bağırsakta üretildiğinden sağlıklı bir beyin için beslenme en büyük terapidir. Yeni bir alışkanlık üzerine çalıştığınız zaman, süreci desteklemek açısından beyni doğru şekilde beslemek önemlidir. Bu da işlenmiş yiyecekleri, şekeri, gluteni hayatınızdan çıkarmak ve onların yerine atalarımızın da beslendiği gibi besin değerleri oldukça yüksek etleri, sebzeleri (özellikle de fermente edilmiş sebzeleri), kefiri, organik tereyağı, yumurtayı ve eğer sindirim sorunu yaşamıyorsanız süt ürünlerini koymak demektir.
  2. Olumlamalar yapın: Eğer Instagram gönderilerimi takip ediyorsanız, bilinçdışını yeniden programlama yöntemi olarak olumlamalara çokça odaklandığımı görmüşsünüzdür. Baskın duygunuzu öğrendiğinizde beynin nöral yollarını değiştirmek için olumlama cümlelerini kullanabilirsiniz. Günlük olarak olumlama yapmayı sürdürün ve sabırlı olun çünkü bunu yapabilmek zaman alır. Zihin rahatlamış durumda olacağı için bunu yapmak için en iyi zaman sabahlarıdır fakat yatmadan hemen önce de yapılabilir. Bu yüzden en uygun zamanı bulmak size kalmış. Gergin hissettiğiniz süre içinde ise asla yapmaya kalkışmayın. Gün içinde duygularınızın yoğunlaştığını her hissettiğinizde sessizce bu mantrayı kullanın. Zihin alıştıkça baskın olan duygunuzun gittikçe daha az ortaya çıktığını göreceksiniz.

Diyelim ki bağımlı olduğunuz duygu öfke. Bu öfkelenme döngüsünü kırmak için kullanmak istediğiniz duygu ise sakinlik. Bunun için yapılacak olumlama şöyle olabilir: “Huzurluyum. Sakinliği tercih ediyorum. Ne olursa olsun duygularımı kontrol ediyorum ve asıl duygum sakinlik.” Bilinçli bir şekilde sakinliği vücudunuzda hissedin. Bu en önemli kısımdır. Eğer bunu düşünüp vücudunuzda hissedebiliyorsanız zaten gerçekleşmiş gibi olur. Bu şekilde olumlamalar gerçekten fark yaratma gücünü kazanır.

  • Direnç göstermeye hazırlıklı olun: Beyin nöroplastisiteye sahiptir yani hayat boyunca her an bilinçli davranışa bağlı olarak yeni bağlantılar oluşturabilir.  Bu etkileyici ve umut verici olsa da gerçekçi olmak gerekir ki oldukça çok çalışma gerektir. Zihin her zaman aşina olunanı tercih eder ve nöral bağlantıları değiştirmeye çalıştığınızda karşı koyar. Bu yüzden bu çalışmayı yapmak için kısa kısa zaman ayırmak önemlidir. Eğer bir anda aşırı çok çalışma yaparsanız beyin çabucak yorulacaktır. Bilinçdışını yeniden programlamak yalnızca beyin dinlenmiş ve rahatlamış durumdayken etkili olur. Bunalmış hissettiğinizde ara verin. Eğer uyaranlara aşırı yüklenmezseniz, zaman içinde beyin bu yeni aktiviteleri kabullenecektir.

Duygusal bağımlılığın zincirlerinden kurtulmak sadece mutluluğa değil, aynı zamanda bedensel sağlığa kavuşmanızı da sağlar. Vücudunuzun bu kimyasal “sabitliklerden” kurtulmasına izin vermek doğal yoldan iyileşme ya da homeostazın fizyolojik sürecinin gerçekleşmesini sağlar. Doğal dengelere kavuştukça yalnızca duygusal değil, fiziksel faydalarını da görmeye başlayacaksınız.

Dr. Nicole Le Pera
Instagram adresi
Youtube kanalı

Ankara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. Kendimi tanıma, insan olabilme, edebiyat aracılığıyla öğrenme ve düşünme konularında gelişmek için çabalıyorum.