Merhabalar,
Bu yazımda sizlerle, Hollanda – Utrecht’te bulunan tamamıyla akran desteği modeline dayalı işleyen ve sistemin içerisindeki herkesin “ruh sağlığı alanında bir geçmişi”nin olduğu Enik Recovery College’den bahsedeceğim.

Yaklaşık bir ay önce toplum temelli ruh sağlığı hizmetlerini, özellikle bunlardan biri olan akran desteği modelinin işleyişini yakından gözlemlemek için Hollanda- Utrecht’te bulunan ENIK’e ulaştım. Üç ay daha burada kalıp sistemi, onun bir parçası olarak gözlemlemeyi planlıyorum, ancak öncelikle size bu hikayenin en başını anlatmak isterim.

Yaklaşık iki yıldır, İstanbul’da İyi Sosyal Kooperatif Girişimi‘nin aktif bir üyesiyim, bu girişimi başka bir yazıda detaylıca anlatabilirim ancak kısaca bu girişim, ruh sağlığı alanında hizmet alan, yakınları ve hizmet verenlerden oluşan karma bir grup, genellikle akran desteği modeline dayalı, tanılardan bahsedilmeyen ve insani hat üzerinden iletişim kurduğumuz, deneyim paylaşımlarıyla ve birbirimizin deneyimlerinden elde ettiğimiz kazanımlarla devam eden bir grup.
Haftada bir ya da iki kez mutlaka buluşuyoruz. Amacımız Türkiye’deki hastane temelli iyileşme modelini toplum temelli iyileşme modeline adapte edebilmek, “tanılı” kişileri topluma kazandırmak ve istihdam edilmelerini sağlamak. İşleyişinde tanılı- tanısız insanların bir arada aynı hatta olduğu bir yapı oluşturabilmek.

Reklam

Bu amaçla 2019 Kasım’da bir sempozyum gerçekleştirdik, devamı da gelir inancıyla ismini 1. Topluluk Temelli Hizmetler ve Akran Desteğinin Önemi Sempozyumu olarak belirledik. Bu sempozyumda kişilere hem toplum temelli ruh sağlığı hizmetini hem de akran desteği modelini tanıtmayı amaçladık. Sempozyuma Hollanda’dan Mental Health Europe başkanı ve Lister GGZ’nin CEOsu Jan Berndsen ve Enik Recovery College’in kurucusu Martijn Kole davetliydi.  Her ikisi de çok kıymetli bilgiler vererek oluşumumuzu desteklediler. Toplantı özeti için aşağıdaki linke göz atabilirsiniz.

Sempozyum sonrası grubumuzdan iki kişiye Avrupa’daki toplum temelli ruh sağlığı hizmetlerinin başarılı bir örneği olan Enik’te deneyimle öğrenme ve bunu Türkiye’ye taşıma amacıyla kısa süreli iş imkanı sundular. Ben de bu iki kişiden biriydim. Ne yazık ki grubumuzdaki diğer kişi korona dolayısıyla alınan önlemlerden dolayı vize prosedürünü tamamlayamadı. Bu sebeple bu maceraya yalnız başıma ancak arkamda grubumuzun desteğiyle atılmış oldum.

Açıkçası, Jan ve Martijn sempozyumda gerçekleştirdikleri hiyerarşik olmayan yapıdan bahsederken kafamda bir çok soru vardı. Sizin de az sonra ENIK’i anlattığımda oluşacağını düşünerek bu soruları paylaşmak istiyorum.

Tamamiyle psikolojik tanısı ve bağımılık geçmişi olan kişilerin yürüttüğü bir yapıda bir çok kriz yaşanabileceğini düşünüyordum. Hiyerarşi olmadan bir düzen nasıl işleyebilirdi? Üstelik Avrupa’da başarılı olmuş olmasını bir yandan normal buluyordum, çünkü hem birey temelli olmaları hem de duygularını ifade etme konusunda daha açık yetişmeleri, daha az tabuya sahip olmaları ve daha açık görüşlü bir topluluk olduklarını düşünüyordum. Ülkemizde ise kadın ve erkek cinsiyet rollerini çok belirgin, üstelik bireysel bi toplum da değiliz, bir çok yerde mahalle baskısı hala yaygın, duyguların açıkça ifade edilmesi kolay değil ve özellikle bu konuda cinsiyetler arasında belirgin bir fark var, bir çok tabuya ve yargıya sahibiz…

Bu kaygılarımı ve sorularımı bu açıklıkla Martijn ile konuşmamızda dile getirdim, “Bu sorular beni Türkiye’de böyle bir sistemin kurulabilmesi konusunda düşündürüyor” dedim. Ve bana “Bu düşüncelerde haklısın, belki Avrupa’daki bir uygulamayı tamamiyle kopyalamanız kolay olmayabilir ancak şuna itiraz edebilir misin? -Hepimiz insanız, hepimiz duygular taşıyoruz ve hepimiz hayatımız boyunca temelde benzer zorluklarla yüzleşiyoruz-“ bu ifade beni çok etkiledi ve kafamdaki tüm soruları bir yana bırakarak yolda deneyimlemeyi, öğrenmeyi ve adapte etmeyi amaçlayarak bu serüvene atıldım.

Uzuuunca bi açıklama kısmından sonra gelelim ENIK’e ve burada geçirdiğim ilk bir aydaki deneyimlerime…

Buraya gelmeden önce çok gergindim, koronadan dolayı uçuşumu planlanan tarihe iki gün kala aldım, bi yandan böyle bir deneyim için çok heyecanlanırken bi yandan da ya durum iyice kötüye giderse ve sınırlar kapanırsa ve dönemezsem gibi kaygılar beni tamamiyle sarmıştı.

Amsterdam’a iner inmez test yaptırdım (havaalanında ücretsiz test yapılıyor ve iki gün içinde sonuçla ilgili bilgilendiriliyorsunuz.) ve beni Jan havaalanında karşılayıp doğrudan ENIK’e getirdi.

ENIK adını Felemenkçe’de En-Ik Bir-Ben kelimelerinden almış. Yani “ben bir taneyim ve değerliyim” gibi bir anlamı varmış.

Buradaki ilk karşılama çok sıcaktı, beni Akran Lideri pozisyonunda olan Dylan karşıladı ve bana odamı gösterdi. Kanala bakan, çiçeklerle süslenmiş çok tatlı bir oda 4 aylık periyotta benim için ayrılmıştı. İlk izlenimim inanılmazdı, Dylan’la öğle yemeği yerken bana kendi deneyimini çoktan anlatmıştı bile, aynı gün içerisinde tanıştığım birkaç kişi de kendi ruh sağlığı geçmişlerini ve süregelen problemlerden açıkça sohbetimiz süresince bahsettiler.

İş tanımımla ilgili konuşurken beni her departmanın içine birazcık sokmayı planladıklarını böylelikle işleyişi tam anlamıyla görebileceğimi söylediler, ilk birkaç hafta için Trefpunt diye adlandırdıkları kişilerin sosyalleştikleri, birlikte yemek yiyebildikleri, müzik aletleri ve oyunların da içinde olduğu olduğu alanda konumlandırdılar.

Enik neye benziyor?

ENIK, 2 katlı bir bina. Her katında 4 adet koridor var ve bu koridorlardan biri yataklı odalardan oluşuyor, totalde 15 kişinin konaklaması için yeterli yatakları var. Binanın bir kısmı ise tamamiyle öğrencilere ayrılmış, bu öğrenciler genellikle Psikoloji ya da Sosyal hizmet alanında okuyan öğrenciler, ENIK ile sürekli bağlantı halindeler, binanın kalanında bir çok konferans ve toplantı salonu, büyük bir sosyalleşme alanı, her şeyin mal olduğu ücrete satıldığı çok ucuz bir kafesi, bir mutfağı ve hayvan besledikleri bir de bahçesi var. Burada kurum içerisinde birden fazla grup var ve herkes kendi alanının içindeki işlerle ilgileniyor. Ortak buluştukları şey ise kendine yardım grupları(buna uzun bi süre workshop dedim ve düzelttiler) ve seminerler.

Mesela binanın gereçlerinden, malzeme eksiklerinden filan sorumlu biri var sadece bu işi yapıyor ama aynı zamanda genetik olan ruhsal bozukluklarla ilgili seminer düzenliyor. Kısacası benim hiyerarşi beklentim dikey bir hiyerarşi değil de yatay bi hiyerarşi ile karşılaşmam sonucunda son buldu.


ENIKte çalışanlar ne iş yapıyorlar?


ENIK’te birçok kendine yardım ve akran desteği grupları programı sunuyorlar, bu programı sunanlar da yine daha önceden deneyimi olan kişiler. Bu grupların en büyük farkı, Akran Çalışanları tarafından veriliyor olması, yani Türkiye’de ruh sağlığı uzmanlarında sıkça rastladığımız “Senin için en iyi çözümü ben bilirim” yaklaşımındansa “Seni en iyi sen bilirsin, ben de seninle burada deneyimleyebilirim” yaklaşımı hakim. Kendine yardım grubunu düzenleyen akran çalışanı dahil gruplarda herkes ödevleri, paylaşımları eşit şekilde yapmakla yükümlü. Her gün neredeyse 2-3 program oluyor, insanlar kendine yardım gruplarında başkalarının deneyimleri de desteğiyle güçleniyor. Ben de ikinci haftamda 3 adet kendine yardım grubuna katılmaya başladım. Bu gruplar genellikle 6 haftalığına devam ediyor ve her haftanın bir konusu ve paylaşımı oluyor.

Akran Destek Gruplarıyla ilgili:

Oluşturulan gruplarda lider ya da kolaylaştırıcı olmadan nasıl oluyor bi türlü anlamadığım için gruplara katılmaya başladım. Örneğin bir akran çalışanı, bie akran destek grubu oluşturduğunda, terapiden farklı olarak probleme değil iyileşmeye, geçmişte olana değil şu an ne olduğuna odaklandıklanıyor. Daha çok Van der Kolk’un Beden Kayıt Tutar kitabını rehber olarak benimsemişler, genelde beden odaklı çalışmalar yapıyorlar. Bi hiyerarşi olmaması için önce akran çalışanı kendini açıyor, sonra kısaca insanlara “sen kimsin? kendini nasıl tanımlarsın? güçlü yönlerin neler? nasıl bağ kurarsın?” gibi sorular sorarak grubu kendini açmaya teşvik ediyorlar. Tabii ki her çalışmada bu sorular farklı şekilleniyor.

Gelelim maddi meseleye, insanlar buraya gelip kalıyorlar neredeyse çok az ücret ödeyip yemek yiyorlar, peki nereden bu değirmenin suyu?

Kuruluş aşamasında Listerden büyük destek almışlar, bi bütçe sağlamışlar ve bu bütçe karşılığında 9 yıl içerisinde ENIKi Hollanda’nın çoğu yerinde açabilme sözü vermişler. Şu an 3-4 farklı lokasyonda ENIKler varmış. Peki Lister bu parayı nasıl sağladı? Diye sordum, Lister’in de devletten aldıkları bi miktar varmış zaten. ENIK’in içerisinde maaşlı çalışanlar, gönüllüler ve de ziyaretçiler var. Gönüllülüğün ne kadar gönüllü olduğunu sorduğumda da, bi çalışandan bahsettiler, alkol bağımlılığı varmış “ben burada ne yapabilirim?” diye gelmiş ENIK’e. Boya badana işlerinden anlarım demiş, ona bi odanın badanasını vermişler. Saat başına 2.5 euro veriyorlarmış yani yine biraz gönüllü sayılabilir ama iyi hissettiren bi miktar.

Hiç mi kriz yaşanmıyor?

Bi de aklımı sürekli kurcalayan krizler nasıl yaşanıyor ve nasıl çözüyorsunuz? sorusunu ilk günümde, Akran Liderine sordum. Bununla ilgili de yaşadıkları bi kriz örneğini verdi. Her zaman herkese uygun bi hizmet sağlayamayabildiklerinden de bahsetti. Kriz durumlarında polis ya da bi başkasını aramak yerine, o kişiyi sakinleştirip “Şu an sana yardım edemiyoruz ancak bu konuyu konuşmak istersen yeniden gel” diyolarmış. Hatta bağlantıda kalıyorlarmış. Bu tarz kabul edici ve insanca yaklaşımın çok etkili olduğunu söyledi. Bir çoğuyla yeniden sağlıklı bir bağlantı kurabiliyorlarmış böylece.

Peki kimler ENIK’te kalabiliyor?

Her ay belli tarihlerde ENIK’te “retreat” grupları oluyor, bu gruba katılan kişiler 5 günlüğüne burada misafir ediliyor, diğer tüm kendine yardım ve akran destek gruplarına bir hafta süreyle ara veriliyor ve retreat’e gelenler için bir program hazırlanıyor. Ve buraya kalmaya gelen kişiler destek almaya gelenler kadar öğrenciler ya da psikologlar ve benzeri ruh sağlığı çalışanları da olabiliyor,  bi eleme sistemleri yok, gerekli olan tek şey katılım formunu doldurmaları.
Retreat programı sabah 8de kahvaltıyla başlayıp gün sonunda mindfulness pratiğiyle biten bir program. Kişilerin, bazı şeylerden uzaklaşıp kendilerine yakınlaştıkları bir hafta geçirmeleri için yoğun bir programları var.

Benim tanık olduğum ilk retreat grubunun konusu “Senden öte daha neler var?” olarak tercüme edebileceğim bir başlıktı. Kendilerine ulaşmaları, derinleşmeleri, belki birazcık da yüzleşmeleri için planlanmış kendine yardım atölyeleriyle zenginleştirilmiş bir haftaydı.

Ziyaretçiler neden ENIK’te vakit geçirmekten hoşlanıyor?

İlk bir ayımda ENIK’e günün belirli vakitlerinde kursları takip etmeseler de gelip sosyal alanda bulunan bir çok insanla tanıştım. Neredeyse hepsine ENIK’i nasıl bulduklarını, neden buraya geldiklerini sordum.

Birçoğu şu cevapları verdi: burada yargılanmadığımı hissediyorum / sosyalleşebiliyorum/ tanıdan çekinmeden bahsedip aynı deneyime sahip insanlardan öğreniyorum/ birkaç kişiyle müzik yapabiliyorum/ ucuza öğle yemeği yiyip kahve içebiliyorum/ oyun oynayabiliyorum/ evde yalnızım çoğu yerden dışlandım burada mutlu olabiliyorum/ tanısı olanları yakından görüp onlarla doktor-hasta ilişkisi dışında bir ilişki kurabiliyorum (bir psikiyatri uzmanı)…

Kısaca ENIK sıcak atmosferiyle, herkese kucak açıp var olma imkanı sunuyor, kişilere değerli hissettiriyor ve onlara kendileri olabilecekleri bir alan sunuyor.

———

ENIK’teki ilk bir ayım insanlarla tanışmakla ve ENIK’i ve akran desteği modelini biraz daha anlamaya çalışmakla geçti, ilerleyen zamanlarda başka deneyimlerin paylaşıldığı bir yazıda buluşmak ümidiyle,

Sevgiler!

İstanbul Kültür Üniversitesi 17’ mezunu bir psikolojik danışmanım. Her zaman insan ilişkileri, insan davranışları, duyguları ve sebeplerine çok ilgi duydum. Çocukken ebeveynlerimin davranışlarını anlamlandırmaya çalışarak başlayan bu yolculuk, ergenlikte kendimi ve nihayetinde insanı anlama ve anlamlandırmaya vardı. Bu yolda olmayı severken bir yandan yolu paylaşmayı, yolda öğrenmeyi ve bu yolda olabildiğince kalmayı amaçlıyorum.