Güne korkutucu bir deprem haberiyle uyandık. Afet yorgunluğuyla defalarca yüzleşmiş olan bir toplum olsak da her defasında daha acısıyla karşılaşabiliyoruz. Hem kendimiz hem de çocuklarımız için travmatik olan bu süreci en az hasarla atlatmak yine de mümkün. Deprem bölgesinde stresli bekleyiş devam ederken ilk defa karşılaştığımız böylesine şiddetli bir afetle karşılaşmanın şokunu üzerimizden atamıyoruz. Deprem ve artçıların devam ettiği bu süreçte stres, kaygı ve uykusuzluğun yarattığı afet yorgunluğunu atlatmak zaman alacak gibi görünüyor. Bu noktada, belki de en çok anne-babalar kaygılı ve bu felaketin acısıyla nasıl baş edebileceklerini düşünüyorlar.

         Öncelikle, anne-babalar kendilerine özen gösterip özellikle çocukları için devam etmenin yollarını aramaya başlayacaklardır. Elbette çocuklarına yardımcı olabilmeleri için öncelikle oksijen maskesini kendilerine takmaları gerekiyor. Böylece çocuklarına kapsayıcı bir destek ve güven modeli sunabilirler. Peki, afet yorgunluğuyla baş etmek için öncelikle kendiniz ve sonra çocuklarınız için neler yapabilirsiniz?

  1. Kaygı duygunuzu kabullenin ve düzenleyin. Duygular bulaşıcıdır. Çocuklarınız ebeveynlerinin yüz ifadelerinden ve ses tonlarından aldıkları mesajlarla kaygınızı anında içselleştirirler. Kaygılı olmanız normal ve bunu kabullenmek en iyisi. Bastırma çabası size ve sevdiklerinize iyi gelmeyecektir. Ancak kaygınızı yine de belli bir düzeye çekmeniz gerekebilir. Her şeye rağmen tekrar toparlanacağınızı ve bu günlerin geçici olduğunu hatırlamak iyi gelebilir. Bilinçli farkındalık pratiklerine başvurabilirsiniz.
  2. Kendinize özen gösterin. Yemek ve uyku gibi temel ihtiyaçlar ihmal edildiğinde kaygı daha güçlü bir şekilde bizi etkileyecektir. Aşırı fedakâr bir tutum ters tepebilir. Kendinizi hırpalarcasına verici olmak yalnızca kendinize değil çocuklarınıza veya size ihtiyacı olan komşularınıza yeterince destek olmanızı engelleyebilir. Sorumlu olduğunuz insanları düşünerek kendinizi dirayetli tutun. Böyle anlarda gülmek yanlış gibi gelse de felaket anlarına ilaç olabilecek mizahtan faydalanmayı da ihmal etmeyin.
  3. Sosyal destek alın. Afetler dayanışmayı ortaya çıkardığı için aramızdaki bağın ne kadar kuvvetli olduğunu bize tekrardan hatırlatır. Yaşadığımız felakette asıl ihtiyacımız olanın bizi güvende hissettiren aile, komşu, arkadaşlık ve yurttaşlık bağımız olduğunu fark ederiz. Bu noktada sosyal destek en doğal ihtiyacınız. Binlerce yıldır bu sayede hayatta kalmayı başardık.
  4. Haberleri takip edin ama biraz da uzak durun. Depremler mağdur olanlar için çaresizlik, izleyenler için suçluluk duygusu yaratırken belki hepimizin ortak duygusu öfke olabilir. Sosyal medya ile süreci takip etmek isterken, bazen doğru bazen de yalan haberler öfke ve kaygı duygularımızı daha da körükleyebiliyor.
  5. Toparlanmak için harekete geçin. Önünüzde halledilecek birçok iş olmalı: Eviniz, hayvanlarınız, enkaz çalışmaları, çocuklarınızı sakinleştirmek ve ekonomik bir plan oluşturmak. Artık hayatınızı yeniden inşa etme süreciniz başladı. Elbette bu noktada devlet ve toplum desteği olmazsa olmaz. Yine de işin çoğu sizde. Afet yorgunluğundan ancak yine yorulacağımız bir süreçten sonra çıkabiliriz.

         Peki, kendiniz için yapabilecekleriniz yapıp toparladıktan sonra çocuklarınıza afet yorgunluğundan kurtulmaları için nasıl destek olabilirsiniz? Çocuklar bu tip felaketlerde genelde şu üç soruyla meşguldür: Güvende miyim? Bana bakan insanlar güvende mi? Bu durum benim hayatımı nasıl etkileyecek? Peki, bu sorulara rahatlatıcı cevaplar alabilmeleri adına çocuklarınıza nasıl destek olabilirsiniz?

Reklam
  • Çocuğunuzun yaşına göre düşünün. Okul öncesi çocuklar duygusal kapsayıcılığa daha çok ihtiyaç duyarlar. Sarılmak ve rahatlatıcı cümlelerle güvende hissetmelerine yardımcı olabilirsiniz. Gerekirse onlarla beraber uyuyun ve sosyal medyanın stres uyarıcı dilinden çocuklarınızı koruyun. Okul çağı çocuklarınız ise biraz daha bilgilendirmeye ihtiyaç duyarlar. Onların güvende hissetmeleri için daha somut veriler paylaşmanız etkili olacaktır. Deprem ve artçıların zamanla duracağına, evlerin tekrar inşa edileceğine ve geçim konusunda alternatif çözümler bulunacağına dair planlarınızı paylaşabilirsiniz. Ergenliğe gelmiş çocuklarınızla fikir alışverişi boyutunda durumu değerlendirebilirsiniz. Yapılacak planlara ve karar alma sürecine onları da dâhil etmeniz etkili olacaktır. Sosyal medyadan haberleri takip ederken beraber durum değerlendirmesi yapabilir ve onların işbirliğinden faydalanabilirsiniz.
  • Çocuklarınızdan soruları olup olmadığını öğrenin. Çocuklarınızın kafalarında soru işaretleriyle daha da kaygı ve strese maruz kalma riski taşırlar. Onları rahatlatacak şekilde istediklerini sormalarına imkân tanıyıp gerekli bilgilendirmelerle yanlış bilinen ya da anlaşılan durumları tespit edip düzeltin. Belki aynı soruları defalarca soracaklardır; hazırlıklı olun.
  • Nasıl hissettiklerini sorun. Pandemi, küresel ısınma, depremler, şu anda ve gelecekte bizi etkilemesi muhtemel başka afetlerle beraber hislerimizin ne durumda olduğu üzerine konuşmak, çocuklarımızı rahatlatacak ve güçlendirecektir. Duygularının normal olduğunu bilmeleri için onların duygu ifadelerini yansıtın ve yüreklendirin.
  • Aile hikâyelerine başvurun. Geçmişinizde benzer bir afet olduysa, nasıl bir süreçten geçtiğinizi, anne-babanızla neler yaşadığınızı ve afet yorgunluğunu nasıl atlattığınızı anlatmanız çocuklarınıza inanç aşılayacaktır. Böyle bir afet olmasa bile başınızdan geçen bir sıkıntıyla nasıl baş ettiğinize dair herhangi bir hikâye de işinize yarayabilir.
  • Nasıl hissettiğinizi siz de ifade edin ve bu konuda açık olun. Sakladığınız duygunun ifade edilmesi çocuklarınız tarafından sorunlu olarak algılanabilir. Mesela ağlamak geliyorsa içinizden bunu yapın. Öbür türlü çocuklarınız da kendi duygularını göstermekten çekinebilirler. Bu yüzden onların da kendi duygularını kabul etmelerini kolaylaştırmak için duygularınızı önce siz açarak onlara model olabilirsiniz. Ayrıca kabullendikçe duygular size ve çocuklarınıza daha iyi rehberlik eder.

         Afetler insanlık tarihi boyunca olduğundan daha fazla bizi yormaya devam edecek gibi görünüyor. Kendimize, çocuklarımıza ve içinde yaşadığımız topluma destek olmamız için duygularımızla daha barışık olmamız gerekiyor. Böylece ne kadar ağır trajedilerle karşılaşsak da baş etmek için daha güçlü ve dayanıklı bir hale gelebiliriz.

Kaynak

Boğaziçi Üniversitesi, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü mezunuyum (2015). Çok yönlü gelişime ve farklı disiplinlerden beslenmenin önemine inanıyorum. Danışanlarıma ve öğrencilerime destek olurken kendi hayatımda da çokça faydasını gördüğüm Mindfulness temelli yaklaşımları ve Kabul ve Karalılık Terapisi (ACT) ile çalışıyorum. Ergen veya yetişkin yaş grubundaki danışanlarımın sosyal-duygusal mesleki ve eğitsel olarak yeni beceriler kazanmasına destek oluyorum. Online psikolojik danışmanlık ve öğrenci koçluğu desteği almak için bana e-mail adresimden ulaşabilirsiniz: [email protected]