Ana Sayfa Kendi Kendine Gözlük Anksiyete Nedir?

Anksiyete Nedir?

Anksiyete çoğu zaman hepimizin uğraştığı bir durum olarak hayatta karşımıza çıkmaktadır. Peki, anksiyete sandığımız kadar kötü müdür? hayatımızdan çıkarıp atmamız gereken bir olgu mudur? Bu noktada anksiyete ve anksiyete bozukluğu arasındaki farkı iyi bilmek işimize yarayacaktır.

woman with hands on her face in front of a laptop
Photo by Anna Shvets on Pexels.com

Anksiyete Genel Bakış

Anksiyete vücudun strese karşı verdiği doğal bir tepkidir. Olacaklarla olabileceklerle ilgili korku ya da endişe duymanın genel adı anksiyetedir. Okulun ilk günü, iş mülakatına katılmak veya bir konuşma yapmak korku ve endişe duygusuna sebep olacağından anksiyete baş gösterebilir. Daha önce bir sürü yazımızda da bahsettiğimiz gibi duygularımız insan olmanın bir parçasıdır; yerinde ve kararında olduğu sürece hepsi normaldir, bütün insanlar yaşar.

Söylediğimiz gibi yerinde ve kararında olduğu sürece bütün yaşantılarımız gibi anksiyete de son derece normal kabul edilen bir olgudur. Fakat bu gereğinden fazla olmaya başladıysa, altı aydan uzun süredir bu fazlalıkla uğraşıyorsanız ve hayatınızı olumsuz yönde etkileyerek size engel olmaya başladıysa anksiyete bozukluğu yaşıyor olabilirsiniz. Bu kararı kendi kendimize vermeden önce biz uzmana danışmak yerinde bir hareket olacaktır.

Anksiyete Bozukluğu Nedir?

Yeni ve alışık olmadığımız bir durum(yeni bir eve taşınmak, yeni bir işe başlamak veya bir sınava girmek) içerisinde endişeli olmak dolayısıyla anksiyete duymak normaldir. Bu tür bir durum içerisinde kendimizi bulmak hoş değildir fakar normaldir. Hatta endişe, korku olumsuz kabul edilebilecek duygular hayati bir öneme sahiptirler. Bir uçurumun kenarında durmaktan veya üzerinize gelen bir aslandan korkuyorsanız, tebrikler hayatta kalmanız becerileriniz çalışıyor demektir. Aynı şekilde endişe duyduğunuz -tırnak içerisinde- “yeni” bir iş yapıyorsanız tebrikler gelişiyorsunuz. Aynı aslandan korkmak gibi yeni bir şeylere kalkışmak da korkutucu dolayısıyla endişe verici olabilir. Fakat gelişim yeniye bağlıdır haliyle de endişeye yani anksiyete duymaya. İşte asıl ayrım yapılması gereken nokta burada karşımıza çıkmaktadır. Sıradan günlük veya gelip geçici olan kaygı hali normalken artık hayatımıza yayılmış olan anlamsız kaygı hali ise normal değildir. Anksiyete bozukluğu durumunda yukarda bahsedilen korku ve endişe hali insanın hayatındaki her anına belirli anlamlara bağlanmadan sirayet etmiş bir şekilde yerleşmesidir. Yoğun ve bazen de zayıflatıcıdır.

Bu tür bir korku ve kaygı hali zevk aldığınız şeyleri yapmanıza bazen de acı verecek olana yönelmenize sebep olabilir. Asansör korkusu sebebiyle onaltı kat merdiven çıkmak, karşıdan karşıya geçmek ve hatta evinizden dışarı çıkmak gibi. Tedavi edilmediği sürece anksiyete bozukluğu muhtemelen kötüye gitmeye, hayatınızı daha fazla çerçevelemeye devam edecektir.

Anksiyete bozukluğu, duygusal bozuklukların (evet sadece anksiyete duygumuz bozulmuyor, bozulabilen sistemimizi sekteye uğratan bir sürü duygumuz vardır) en yaygın olan halidir. Ayrıca Amerikan Psikiyatri Birliği’ne göre anksiyete bozukluğu yaşayan kadınların oranı erkeklere göre daha fazladır.

Anksiyete Bozukluğu Türleri Nelerdir?

Temel ve yaygın seviyede anksiyete bozuklukları birkaç farklı başlıkta incelenmektedir. Bunlar:

  • Panik Bozukluklar: Beklenmeyen zamanlarda tekrarlayan panik ataklar yaşamak. Ayrıca Panik atak bozukluğu olan bir kişi hayatını bir sonraki panik atağının ne zaman geleceği korkusuyla da yaşayabilir.
  • Fobiler: belirli bir obje, durum veya eylemden duyulan üst düzey korku.
  • Sosyal Anksiyete Bozukluğu: Sosyal durumlar içerisinde diğerleri tarafından yargılanmaktan aşırı korku ve endişe duyma hali.
  • Obsesif Kompülsif Bozukluk: Belirli ve tekrarlanan davranışlar gerçekleştirmenize yol açan yinelenen mantıksız düşünceler.
  • Ayrılma Kaygısı Bozukluğu: Sevilen birisi/bir şey veya evden ayrılma korkusu.
  • Hastalık Kaygısı Bozukluğu: Hasta olma korkusuyla yaşanan üst düzey anksiyete (resmi olarak hipokondriyazis)
  • Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): travmatik bir olay sonrası gerçekleşen anksiyete bozukluğu

Anksiyete Semptomları Nelerdir?

Anksiyete bozukluğuna ulaşmak için önce “anksiyete nedir?” sorusunda doğru bilgiye ulaşmak gerekir. Sonrasında bu durumun biz bozukluk haline gelip gelmediği incelnebilir. Anksiyete yaşayan kişiye bağlı olarak farklı şekillerde ve seviyelerde hissedilir. Duygular midenizde duyduğunuz kelebeklerden hızlı bir kalp atışına kadar değişkenlik gösterebilir. Zihin ve beden arasındaki bağlantının kopmuş gibi hissedilmesi, kendi kontrolünüzü kaybederek o anda istediğiniz basit bir şeyi (sakin bir şekilde bankta oturmak, düzenli nefes almak, açıp bir kitap okumak) yapamamak olarak hissedebilirsiniz.

İnsanların kaygı yaşamasının diğer yolları da kabuslar, panik ataklar, kontrol edilemeyen acı verici düşünceler veya anıla olabilir. Genel bir korku veya endişe duyulabilir, bir olay ya da yerden etkilenerek yoğun bir korku yaşayabilirsiniz. Yukarda bahsettiğimiz gibi bu korkular anlık veya belirli bir duruma bağlı olarak oluşabilir ve hemen anksiyete bozukluğu tanısı koymak doğru karar değildir.

Genel Anksiyete Semptomları:

  • Kalp hızındaki artış
  • Hızlı ve kısa nefes alış-verişi
  • Yorgunluk hali
  • Konsantre olmakta zorluk
  • Uykuya dalmakta zorluk

Sizin yaşadığınız anksiyetenin semptomları bir başkasından tamamen farklı olabilir. Bu yüzden, anksiyetenin sizin için ne anlam ifade ettiğini farketmek ve ona göre davranmak daha doğru olacaktır.

Anksiyete Atağı Nedir?

Anksiyete atağı yoğun bir şekilde hissedilen endişe, kaygı veya korku hissi olarak tanımlanabilir. Birçok insan için anksiyete atağı yavaş yavaş olmaktadır, stresli bir olay yaklaştıkça daha da artabilir.

Anksiyete atakları büyük ölçüde değişebilir ve semptomları bireyler arasında farklılık gösterebilir. Bunun nedeni, kaygının birçok belirtisinin herkesin başına gelmez çünkü herkesin kaygı ve korku ifadeleri farklıdır. Farklı yaşanan hayatlar sonucu korkuya veya heyecana yüklenilen anlamlar farklıdır ve bunları yaşarken de farklı tepkiler verebiliriz.

Anksiyete atağının yaygın semptomları:

  • Bayılacakmış gibi baş dönmesi hissetmek
  • Hızlı ve kısa nefesler alıp vermeye başlamak
  • Ağız kuruması
  • Terleme
  • Titreme veya şimşek çakıyormuş gibi hissetmek
  • Huzursuzluk hissi
  • Korku
  • Uyuşukluk veya karıncalanma

Anksiyete Sebepleri Nelerdir?

Bu konuda yapılan araştırmalarda anksiyete sebebi olarak net bir sonuç bulunmamıştır. Bunun sebebi büyük ihtimalle yukarda da bahsettiğimiz gibi duygulara yüklenen anlamların herkesin dünyasında farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Ancak yapılan çalışmalar anksiyetenin tek bir nedene bağlı olmasından daha çok birkaç faktörün bir araya gelerek bu süreçte rol almalarından kaynaklı olduğunu göstermektedir. Bunlar, genetik ve çevresel faktörlerin yanı sıra beyin kimyasıyla da alakalı olabileceğini göstermektedir. Yine geldiğimiz yer kişilik farklılıklarına bağlanmaktadır aslında. Bu da psikolojinin en temel sloganlarından biri olan “her insan eşsizdir(every person is unique)” cümlesine getirmektedir.

Anksiyete İçin Belirli Bir Test Var Mıdır?

Tek bir test ile anksiyete teşhis edilemez. Bunun yerine anksiyete bozukluğu teşhisi koyabilmek için detaylı bir fiziksel test, zihinsel sağlık değerlendirmesi ve birtakım psikolojik testler gerekmektedir. Siz nefeslerinizin kısalmasını anksiyeteye bağlarken gerçek bir koroner rahatsızlık geçiriyor ve ufak heyecan veya yoğunluklarda bunu yaşıyor olabilirsiniz. Aynı şekilde farklı bir problem yaşarken baş dönmelerinizi heyecanınıza bağlıyor olabilirsiniz. Bu gibi sebeplerle bir teşhisi koyabilmek için detaylı bir muayene oldukça önemli bir rol oynamaktadır.

Anksiyete Bozukluğu Tedavileri Nelerdir?

Anksiyete bozukluğu teşhisi koyulduktan sonra bir ruh sağlığı uzmanı ile olası tedavi seçeneklerini konuşabilirsiniz. Bazı insanlar bu süreçte medikal tedavi görürken, bazılarına ise hayatında yapabileceği birkaç değişiklik yeterli olmaktadır. Bu aralıkta değişen tedavi seçeneklerine değerlendirmeler sonucu kişinin kendisi karar vermektedir.

Tıbbi tedavinin yanı sıra psikoterapi de anksiyete bozukluğu için oldukça sık tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Çoğu şiddetli ve orta seviyede vakalarda oldukça etkili olduğu bilinmektedir. Bir psikoterapist, bu süreçte size yardımcı olabilecek teknikleri anlatarak anksiyete bozukluğunu aşmak için size destek olarak süreçte kolaylaştırıcı rol oynayabilir ve bunun üstesinden gelmenize yardımcı olabilir.

Medikal tedavide ise daha çok antidepresanlar ve sakinleştiriciler kullanılarak beyin kimyanız üzerinden anksiyete bozukluğu tedavi edilmeye çalışılır. Beyin kimyanızı belirli bir düzene sokmanıza yardımcı olabilecek bu ilaçlar anksiyetenin birçok semptomunu ortadan kaldırmaktadır. 

Anksiyete Bozukluğu İçin Tedavi Hariç Yardımcılar Nelerdir?

Yaşam tarzı değişikliği ile stres faktörlerini günlük yaşam içerisinde azaltmak kişinin gün içinde yaşayabileceği kaygı seviyesini düşürerek önemli bir katkı sağlayabilir. Doğal “tedavilerin” çoğu vücudunuza ve ruhunuza özen göstermekten (sağlıklı aktiviteler, kendini tanıma ve anlam çabaları, sağlıksız olandan uzak durmaya çalışmak gibi) geçmektedir aslında.

Bunları şu şekilde listeleyebiliriz:

  • Yeteri kadar uyumak
  • Meditasyon yapmak
  • Aktif bir yaşam ve egzersiz
  • Sağlıklı bir yeme düzenine sahip olmak
  • Alkolden kaçınmak
  • Kafeinden uzak durmak
  • Sigara içmeyi bırakmak

Anksiyete ve Stres

Anksiyete ve stres bir madalyonun iki yüzü gibidir. Stres beyniniz veya vücudunuzdaki taleplerin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Örneğin, acıkmak da bir stres faktörüdür fakat ekstra bir durumunuz yoksa yakın zamanda doyacağınızı bilerek bunu çok büyük bir problem olarak işlemezsiniz. Yine de bu işlemleme seviyeniz olarak da kaygıyı kabul edebilirsiniz. Yani ortaya çıkan soruna karşı (acıkmak gibi basit bir şey de olabilir, kafanıza birisinin silah dayaması da) hissettiğiniz duygu kaygıdır. Stres sonucu yaşanan duruma kaygı yani anksiyete dediğimize göre o zaman bir stres faktörü mü olması gerekir. Genelde evet fakat bu durumun istisnaları olabilmektedir. Birinci istisna beynimizin bazı durumları yanlış okuyabilmesidir. Örneğin duyulan ani bir sesi bomba olarak kabul ettikten sonra balon olduğunu öğrenmenize rağmen hala duyguyu kabul edememesidir.

İkinci olarak da kaygı devrelerinin hasar görmesidir. Bunu şeker hastalığına benzetebiliriz. Az ya da çok yemelerine bakmaksızın şeker hastalarının kan şekeri seviyelerini düzenleme çabasında içerisinde olmaları gerekir. Çünkü insülin sistemleri hasar görmüştür. Anksiyete bozukluğu dediğimiz durum da oldukça benzerdir. Kişinin kaygı durumu tahrip olmuştur ve normal durumlarda baş edebileceğimiz kaygımızla artık baş edemez hale gelmişizdir.

Yazı boyunca defalarca tekrarladığımız gibi dikkat edilmesi gereken nokta kaygı da stres de bize ait durumlardır ve çoğu zaman iyidirler, bizi hayatta tutar ve önem vermemiz gereken noktaları belirlerler.

Genel Bakış

Anksiyete bozuklukları ilaç, psikoterapi veya ikisinin birlikte kullanıldığı bir tedavi methoduyla tedavi edilebilir. Şiddetli vakalarda bile anksiyete bozukluğunun tedavi edilebilir bir rahatsızlık olduğu unutulmamalıdır. Kaygı kaybolmasa da onu yönetmeyi öğrenmek mutlu ve huzurlu bir hayat yaşamamız noktasında bize yardımcı olabilir.

Bu süreçte kişinin anksiyete bozukluğu yaşadığı için kendini suçlamaması gerektiği  çoğu fiziksel ve psikolojik rahatsızlık gibi bunun da tedavi edilebilir olduğu daha geç olmadan doğru ve güvenilir bir adresten tedavi almaları en sağlıklı sonuca ulaşmak için yardımcı olacaktır.

Kaynakça

Kaynakça 1

Kaynakça 2

Yeditepe Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik mezunuyum. Sosyal Psikoloji, Nöropsikoloji ve gelişim bozuklukları üzerine yazıp okumak asıl ilgi alanlarım olsa da bir dünya canlısı olarak bunların dışında da ilgilendiğim şeyler var.