Rekabete bakışımızı dönüştüren arkaik bir hikayenin başkahramanı Davut’tan ders almakla başlayalım. Davut ve Golyat’ın hikâyesi çok eskilere dayanır. Hiç kimsenin karşısına çıkmaya cesaret edemediği üç metrelik dev bir savaşçıya, genç bir çoban olan Davut meydan okur. Koyunlarını vahşi hayvanlardan korumak için çokça kullandığı sapanı Davut’un elindeki tek savaş aletidir. Bu düelloda yine sapanına başvurur. Böylece Golyat’ı miğferine rağmen kafasındaki açıklıktan vurarak sersemletmeyi başarır. Tam bu esnada rakibine doğru koşan Davut son darbeyi indirerek büyük bir zafer kazanır.

          Günümüzde bu hikayenin tekrar gündeme gelmesinin bir nedeni var. Çünkü Davut’un hikâyesi, rekabete bakış açımızı değiştirecek bir ilham kaynağı haline geldi. Davut’un bu alışılmadık yöntemi, bugün için sıra dışı bir cesaret timsali olduğu için önemli değil. Daha çok oyunun kurallarını değiştirerek büyük devlerle nasıl rekabet edileceğini gösterdiği için anlamlı bir hikaye. Davut bu rekabetteki üstünlüğü devin en büyük avantajını devre dışı bırakarak elde ediyor: Kas gücü ve boyut. Bunun için önceki rakiplerin uyguladığı geleneksel yöntemlere karşı stratejik olarak kuralları değiştiren yeni bir yaklaşım getiriyor. Koyunlarını korumak için ustalaştığı sapanı kullanarak rakibinin güç ve boyut üstünlüğünü etkisiz kılmayı akıl ediyor. Rekabete yaratıcı bir yerden yaklaşarak kendi iş hayatlarımızda da farklı yollar aramanın önemini hatırlatıyor.

Günümüzden Bir Davut Hikâyesi

          Rekabetin çalışan kişilerin değerini çok kolay yükseltip düşürdüğü bir dönemde yaşıyoruz. Peki, siz kendi kariyerinizi düşündüğünüzde rakiplerinize karşı nasıl bir üstünlük sağlayabilirsiniz? Rakiplerinizin avantajlarını nasıl etkisiz hale getirebilirsiniz? İşte ilginç bir Davut yaklaşımı. Girişimci ve yazar Tim Ferriss, öncesinde hiç alakası olmasa da Çin Kickbox Turnuvası’na katılır. Bununla da kalmaz ve altın madalya kazanmayı başarır. Nasıl mı? Bunun için Davut gibi oyunun kurallarını farklı bir yerden tutar. Kuralları inceler ve şunu fark eder: Rakip oyuncuyu platformdan dışarı itip çıkarabilirseniz ve bunu bir round içinde 3 defa başarırsanız, maçı otomatik olarak kazanmış olursunuz. Ferriss lise yıllarından kalma güreşme becerisini parlatarak kickbox maçlarını güreş maçı gibi oynar. Rakiplerini bir kickboxçı gibi değil bir güreşçi gibi alt ederek altın madalya kazanmayı başarır.

Reklam

Küçük Havuzda Büyük Balık Olmak

          Ekonomi okumak isteyen bir öğrenci olduğunuzu düşünelim. Eğer yapabiliyorsanız Boğaziçi, Koç gibi okullara gitmek en mantıklısı görünüyor, değil mi? Eğer oradaki rekabete hazırsanız, kesinlikle bu okulları tercih etmelisiniz. Ancak bu durumda özgüveninizi ve genel not ortalamanızı oradaki rekabetin altında ezilmiş halde de bulma riskini göze almanız gerekiyor. Çünkü bu prestijli okullarda başarılı sayılmanız için ortaya koymanız gereken emek sizi oldukça yoracaktır. Bunu başaramadığınızda ise kendinizi vasat bir konumda bulursunuz. Boğaziçi mezunu biri olarak bu durumu bizzat yaşayıp doğruladım. Gerçekten de not yükseltmeye yönelik klasik yollarla o ortamdaki rekabete ayak uyduramamıştım. Dolayısıyla vasat bir öğrenci olarak mezun olduğumu söyleyebilirim. Ancak, Bahçeşehir Üniversitesi’nde okusaydım muhtemelen daha ön planda bir öğrenci profili çizecektim.

          Bu durum sadece benim kişisel deneyimimden ibaret değil elbette. Amerika’da yapılan bir araştırmada, Harvard ve Toronto Üniversitelerini karşılaştırıyorlar. Harvard’a gidecek kadar iyi olmanıza rağmen Toronto’ya gittiğinizi düşünelim. Ve %5’lik dilime girecek bir mezuniyet başarısı elde ettiniz. Bu durumda prestijli dergilerde yayın yapma ihtimalinizin Harvard’daki öğrencilerin %80’ine kıyasla iki kat daha yüksek olduğunu tespit ediyorlar. (Ortalama 0,7’ye karşı 1,8 yayın). Harvard’lı bir ekonomi öğrencisi olarak %5’e girmek ile Toronto’da aynı dilime girmek arasındaki rekabet farkını siz düşünün. Bizdeki Boğaziçi-Bahçeşehir farkı gibi. Yine de iddialıysanız, Harvard’daki %5’lik dilimdeki öğrencilerin Toronto’daki %5’ten daha fazla yayın yaptığını da ekleyelim (Ortalama 2,4’e karşı 1,8 yayın). Yani büyük havuzda balina olmaya adaysanız, hiçbir sorun yok.

Sonuç: Rekabet Havuzunuzu Stratejik Olarak Seçin

          Sonuç olarak, büyük havuzda yem olacak küçük bir balık olmak mı tercihiniz? Yoksa, küçük havuzdaki büyük balık olduğunuzda daha başarılı da olabilirsiniz. Yurtdışında yaşama hayalleri kurup orada sıradan bir çalışan olmak ile Türkiye’de kalıp ön plana çıkacak bir başarı sergilemek arasındaki rekabet farkını düşünün. Yurtdışıyla alakalı en büyük handikaplardan biri bu olsa gerek. Kariyer alanınız ya da rekabete girdiğiniz kişi ve grupları seçerken oyunun kurallarını nasıl esnetebileceğinizi ve kendi yeteneklerinizi parlatarak nasıl ön plana çıkabileceğinizi hesaplayın. Bazen başarıya ulaşmanız için alışılagelmiş yöntemleri sorgulamanız ve sıra dışı/yaratıcı yaklaşımlar benimsemeniz gerekir.

Kaynak

Gladwell, Malcolm (2017). Davut ve Golyat: Olağan Mağluplar İçin Devlerle Savaşma Sanatı. Mediacat Yayıncılık.

Boğaziçi Üniversitesi, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü mezunuyum (2015). Çok yönlü gelişime ve farklı disiplinlerden beslenmenin önemine inanıyorum. Danışanlarıma ve öğrencilerime destek olurken kendi hayatımda da çokça faydasını gördüğüm Mindfulness temelli yaklaşımları ve Kabul ve Karalılık Terapisi (ACT) ile çalışıyorum. Ergen veya yetişkin yaş grubundaki danışanlarımın sosyal-duygusal mesleki ve eğitsel olarak yeni beceriler kazanmasına destek oluyorum. Online psikolojik danışmanlık ve öğrenci koçluğu desteği almak için bana e-mail adresimden ulaşabilirsiniz: [email protected]