Kişinin hayatında özgür iradenin varlığını savununan, bireyin yaptıklarından sorumlu olduğunu savunan ölüm ve varlığını kabullenebilme yetisiyle birlikte bireyin yalnızlık hissiyle ilgilenen psikoloji yaklaşımıdır. İnsanın kendine yabancılaşmasını ele alan varoluşçu felsefeden etkilenen bu psikoloji ekolü insanın knedi sorumluluğunu alabilen bir birey olarak ele alarak kendini gerçekleştirme halini nihai amaç olarak sunar. Günümüzdeki en büyük temsilcisi Irvin Yalom‘dur. Viktor Frankl ve Rollo May de bu yaklaşımın en önemli temsilcilerindendir.
Varoluşçu psikoloji, bireyin yaşamdaki anlam ve amaç arayışına odaklanan bir psikoloji dalıdır. Her bireyin kendine özgü deneyimini ve gerçekliğin öznel doğasını vurgular. Varoluşçu psikoloji, kaygı, izolasyon ve ölüm deneyimi de dahil olmak üzere insanlık durumunu araştırır ve bireylerin yaşamlarında anlam bulmalarına yardımcı olmayı amaçlar.
Varoluşçu psikoloji, Søren Kierkegaard, Friedrich Nietzsche ve Martin Heidegger gibi düşünürlerin çalışmaları da dahil olmak üzere çeşitli felsefi ve psikolojik teorilerden yararlanır. Kişisel sorumluluk, özgünlük ve seçim özgürlüğünün önemini vurgular ve bireyleri kendi hayatlarını yaratmada aktif bir rol almaya teşvik eder.
Ayrıca bknz. Varoluşçu terapi
(ing. existential psychology)