4 Stages of Communication Styles infographics template banner with icons has Aggressive (Win - Lose), Assertive (Win - Win), Passive Agressive (Lose - Lose) and Passive (Lose - Win). Business vector.

         Sağlıklı iletişim kurmak, mutlu bir yaşam sürmemizi sağlayan temel becerilerden birisi. Nitekim, en büyük sorunların iletişimden kaynaklandığına kendi hayatlarımızdan örneklerle defalarca şahit oluyoruz. Mevcut ve otomatik iletişim kalıplarımız bazen yetersiz kalabiliyor. Bu yüzden, güçlü ve cesur bir şekilde kendimizi nasıl ifade edebileceğimizi öğrenmeye ihtiyacımız olabilir. Ancak bazen pasif bir şekilde iletişim kurarken bazen de tam tersi saldırgan bir yolu seçebiliyoruz. Bütün bu işlevsiz iletişim tarzlarının ötesinde herkesin kazancına ve çözüm odaklı olan atılgan iletişim tarzını öğrenebiliriz.

Atılgan İletişim Nedir?

         İletişimde atılgan olmakla sadırganlığı birbirinden ayırmak gerekir. Atılganlık esnek ve uzlaşmaya açık olmakla ilgilidir. Saldırgan iletişimde ise karşı tarafa ihtiyaçlarımızı dayatma niyeti hakimdir. Atılgan iletişim sayesinde kendi sınırlarını korumakla beraber karşıdakinin de sınırlarına saygı gösteririz. Atılgan iletişimde duygu düzenleme becerisi üst seviyedeyken, saldırgan iletişimde öfke duygumuzun tuzağına düşeriz. Yani, atılgan iletişim içimizden geçen her şeyi korkusuzca söylemekten oldukça uzak bir kavram. Buna göre, söylediklerimizin karşıdaki insanı nasıl etkileyeceğini düşünmek atılgan iletişimin temelini oluşturur. Dahası, atılgan iletişim duygu ve düşüncelerimizi uygun bir şekilde ifade ederek istek ve ihtiyaçlarımızı karşılamayı da amaçlar. Böylece sınırlarımızı korurken daha mutlu aile, iş ve arkadaşlık ilişkileri kurabiliriz. Peki, atılgan iletişimi geliştirmek adına ne gibi stratejiler kullanabiliriz?

Tepki Değil, Yanıt Verin

         Özellikle zor konuşmalar yaşanırken, yoğun bir duygu haline girmek kaçınılmaz olur. Bu duygular, mantıklı düşünmeyi bloke ederek sonradan sakinleştiğimizde pişman olacağımız davranış ve sözlerin ortaya çıkmasına neden olur. Ancak duygularımızdan sorumluyuz ve onların hakimiyetinde olmakla beraber verdiğiiz tepkiyi biz seçeriz. Bilinçli bir farkındalıkla yöneldiğimiz diğer seçenek ise bekleyip sakinlemek için nefesinize ve o anki duygu/düşüncelerinizin gelip geçmesine izin vermektir. Böylece tepki vermek yerine gerçekten anlaşılmanıza ve ihtiyaçlarınızı karşılamaya yönelik ifadeleri doğru seçebilirsiniz.

Reklam

Mesajınızı Yalınlaştırın

         İfade etmesi zor gelen bir konuda konuşmayı istemsizce uzatma eğilimi gösteririz bazen. Asıl konuya ve vermek istediğimiz mesaja gelene kadar karşı tarafı sıkan doldurma cümleler sıralarız. Böyle durumlarda çoğunlukla lafımız kaçınılmaz bir şekilde kesilir. Maalesef ki, yapılan bir çalışmaya göre, bu durumlarda sözünüzün kesilmesi, kadınsanız iki kat daha fazla gerçekleşecektir. Bunu önlemek adına, vermek istediğiniz mesajı ve neden önemli olduğunu bir örnekle beraber sunmakla yetinebilirsiniz.

Özür Dileyici Tutumdan Kaçının

         Hata yaptıktan sonra özür dilemenin bir erdem olduğunu hepimiz biliyoruz. Fakat, özellikle iş ortamında dilediğimiz özürlerin bir kısmı kendimize pek de saygı duymadığımızı gösteriyor olabilir. Mesela, “Hemen seni sıkmadan anlatayım.” veya “Afedersiniz, bir şey söylemem gerekiyordu da konuşabilir miyiz?” gibi nazik görünen ifadeler karşıya özgüven sahibi olmadığınızı düşündürebilir. Bu da atılgan bir şekilde ihtiyaçlarınızı dile getiremediğiniz iletişim ortamlarının habercisi olabilir. Bu ifadelerin yerine, “Sizinle önemli bir konu hakkında konuşmam gerekiyordu, ne zaman müsait olursunuz?” demek daha etkili olacaktır.

Kararlı Cümleler Seçin

         Düşünce ve fikirleri ifade ederken sık yapılan hatalardan biri, düşünceleri emin değilmiş gibi bir soru kalıbıyla ifade etmek. Mesela, “Bu konuyu bir de şu açıdan değerlendirmemiz gerekmez mi?” “Yeni projemi gözden geçirdiğinizi umuyorum, başlamam gerekiyor da? ya da “Yaptığımız araştırma etkili oldu, değil mi?” Bu tip ifadeler, güvensizliğe, kararsızlığa ve emin olmadığımıza işaret ederek vermek istediğimiz mesajları değersizleştirebilir. Arkasında durduğumuzu belli eden net ifadeler seçerek daha fazla dikkate alınır ve istek/talep/ihtiyaçlarımıza ulaşmayı kolaylaştırabiliriz.

Davranış-Sonuç-Duygu Bağını Kurun

         İletişimi belli bir formüle indirerek herhangi bir drama yaşamadan etkili sonuçlar alabiliriz. Bunun için karşıdaki kişiye rahatsız olduğumuz davranışı, sonucunu ve hissettiğimiz duyguyu söyleriz. Mesela eşiniz çocuğunuza sizden farklı bir kural uyguluyorsa, “Sen çocuklara benim sınır koyduğum bir konuda izin verdiğin zaman (Davranış), evdeki otoritem elimden alınıyor (sonuç) ve yetersiz/güçsüz hissediyorum (duygu).” diyebilirsiniz. Böylece otomatik suçlayıcı dil kalıplarının dışına çıkarız ve karşıdakinin savunmaya geçmesine gerek kalmaz.

Kaynakça