Empati görmek hepimizin temel ihtiyaçlarından biri. Hatta bütüncül sağlığımıza ciddi bir katkısı var. Buna yönelik hastalarla yapılan bir çalışmada, katılımcılar üç gruba ayrılıyor. ilk grup kontrol grubu olarak herhangi bir tedavi almıyor. İkinci grup nazik ama mesafeli bir ilişki kuran doktordan plasebo olarak akapunktur tedavisi alıyor. Son grup ise yine plasebo olan aynı tedaviyi empatik bir iletişim tarzıyla hastanın kaygılarını yatıştırmaya çalışan bir doktordan alıyor. Hiç tedavi görmese bile ilk grubun %28’i fayda gördüğünü söylüyor. İkinci grupta bu oran %44 olurken empatiyle desteklenen son grupta ise %62 oranında fayda sağlanıyor.

         Tedavi gerçek olmasa bile, empatiyle yaklaşmak bizim biyolojik olarak iyileşmemizi hızlandıran bir etkiye sahip. Empatinin gücünü fark ederek istediğimiz ve ihtiyaç duyduğumuz şeyi önce başkalarına vermeyi öğrenmek, değişime giden ilk adım olabilir. Başkalarına rol model yoluyla empatiyi yaymak da ancak böyle mümkün olsa gerek. Peki bu beceriyi hayatımıza yerleştirmenin yolları nedir?

1) Doğrudan Temas Kurmak

         Empati beslemek, bilinçli bir çaba gerektirir. Bazen otomatik olarak yaptığımız gündelik işlerimizde hayattan koparız. Yaptığımız işlerin insanlara sunduğu katkıyı tekrardan hatırlamaya ihtiyaç duyarız. Bunun için her insanın empatiye ihtiyaç duyduğunun farkında olarak işe bakışımızı ve alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz gerekebilir. Böylelikle, empati göstereceğimiz kişilerle teması basit yollarla güçlendirebiliriz. Mesela bir araştırmaya katılan radyologların taramalarını yaptığı hastaların fotoğraflarını gördüklerinde daha empatik oldukları ortaya çıkarılıyor. Bu sayede hastalarının raporlarını özenle hazırlamak için daha fazla zaman ayırıyorlar. Hatta bu küçük değişiklik, %46 oranında daha doğru teşhis koymalarına yardımcı oluyor. Çünkü fotoğraflarla beraber çalışmak işlerini daha anlamlı hale getiriyor ve kurdukları ufak bir temas sayesinde empati duymaları kolaylaşıyor.

2) Duygusal Öz Farkındalık Geliştirmek

         Belçika’da elli çift üzerinde yapılan deneyde, bir hafta boyunca her gün telefonlarına gönderdikleri bir anketle çiftlerden o anda kendilerinin ve partnerlerinin nasıl hissettiğini puanlamaları isteniyor. Sonuçlar gösteriyor ki, kendi duygularınızı ne derece isabetli tanıyorsanız, diğerlerindeki duyguları tanıma konusunda da daha hazırlıklı ve yetkin hale geliyorsunuz. Empati aslında acısıyla tatlısıyla kendi duygularınızı içtenlikle yaşamaya gönüllü olduğunuzda gelişen bir beceri. Duygusal farkındalığınız arttıkça diğerlerinin ne hissettiğini anlama beceriniz de gelişiyor. Duygu haritanız ne kadar detaylı şekillenirse içlerinden doğru olanı tahmin etmek karşınızdakini daha iyi anlamak adına güçlü bir etki yaratıyor.

Sonuç: Empatiyi Çocuklukta Kazandırmak En İyisidir       

         Dört yaşındaki çocukları için model uçak siparişi veren bir ailenin hikayesiyle bitirelim. Model uçak siparişini öğrenen çocuk çok heyecanlı bir şekilde annesini, kargonun ne zaman geleceği konusunda darlamaya başlar. Anne de çocuğuna öfkelenerek tepki verir: “Sana yüz defa söyledim. Bir haftadan önce gelmez. Bana sormayı bırak artık. Beklemen gerektiğini anlayamıyor musun?” Elbette dört yaşındaki bir çocuk için sabırla beklemek zor bir iştir. Ancak babası onun bu durumuna farklı ve empatik bir yaklaşım getirir: “Biliyorum, bu uçakları seviyorsun ve bir an önce onların gelmesi için heyecanla bekliyorsun. Beklemen gerektiğini duymak çok zor, değil mi? Beklemekten fazlasıyla canın sıkıldı ama uçaklar hala gelmiyor.” Babasının bu empati dolu sözlerini duyar duymaz, çocuğun zorlayıcı hisleri gözyaşlarına dönüşür. Çocuk babasına sarılarak içini boşaltır ve rahatlar.