Ana Sayfa Kendi Kendine Gözlük Öfke Kontrol Problemi ile Nasıl Başa Çıkabilirim: Öfke İkincil Bir Duygudur

Öfke Kontrol Problemi ile Nasıl Başa Çıkabilirim: Öfke İkincil Bir Duygudur

Öfke kontrol problemi birçok insanın hayatında fazlasıyla çalışması gereken bir durumken, bazı insanların da nadiren de olsa böyle problemler yaşadığı bilinen bir gerçek.

diverse angry women quarreling in kitchen
Photo by Liza Summer on Pexels.com

Bu yazı öfkenin nasıl ikincil bir duygu olduğunu anlatmak amacıyla kaleme alınmıştır. Öfke kontrol problemi olan insanlara bu yolla yardımcı olmayı amaçlayarak refah kalitesini artırmayı amaçlamaktadır. İnsanlar öfkenin kökenini yani onun altından yatan birincil duyguları anlayarak onu daha etkili bir biçimde ele alabilirler. Bu durum öfke kontrol problemi için de oldukça etkili olacaktır.

Öfke Nedir?

Herkes farklı zamanlarda ve değişen oranlarda öfkelenebilir. Bu durum temelinde insan olmanın bir parçasıdır. Öfke birçok şekilde ve birçok bağlamda ortaya çıkabilir. Haksızlığa uğramak, eleştirilmek ya da istediğinize ulaşamamak potansiyel öfke tetikleyicilerinin sadece birkaçıdır. Öfke duygusu hafif sinirlenmelerden, yıkıcı ve yakıcı bir duruma kadar geniş bir yelpazede seyredebilir. Aslına bakarsanız can sıkıntısı bile o an içerisinde olanlardan hoşnutsuzluk sebebiyle bir öfke olarak kabul edilebilir.

Öfkelenmek az önce de söylediğim gibi insan olmanın bir parçası olsa da söyledikleriniz veya yaptıklarınızdan duyacağınız pişmanlığın önüne geçmek isteği hayat kaliteniz ve haliyle sizin için daha insani bir talep olabilir. Bu sebeple öfke üzerine çalışmak sağlıklı yaşama ulaşmak oldukça önemli bir alan teşkil etmektedir.

Öfke her zaman kötü müdür? Bastırılması gereken bir duygu mudur? Bu soruların cevabı tabii ki hayır. Ek bir ipucu, psikolojik sağlık için hiçbir şeyi bastırmak iyi değildir. Detaylarına başka bir yazıda gireriz. Öfke olmasaydı en basitinden adaletsizliğe karşı duramazdık. Adalet ne kadar mülkün temelidir bilmiyorum ama adaletin temeli öfkedir diyebiliriz. Ne yazık ki çoğu zaman öfke o anda ihtiyaç duyduğumuz noktalara eğilip onu akıllıca kullanmaktan ziyade yıkıcı ve mantık bloklayıcı olarak çalışarak bize zarar vermektedir.

İkincil Bir Duygu Olarak Öfke

Çoğu insanın genelde farkında olmadığı nokta öfkenin ikincil bir duygu olduğudur. Ne demek istiyorum? Yani öfke altında başka duyguları barındırır. Daha da açık olmak gerekirse öfkeyi tetikleyen başka duygular vardır. Genelde birincil duygu olarak adlandırdığımız korku, üzüntü, endişe gibi duygular öfkeyi tetikleyen duygulardır. Önce bir duygu hissettik sonra da bu öfkeye sebep oldu. Peki neden korkuyu birincil sayıyoruz? Korkunun altında da başka duygular olamaz mı? Zaman zaman olabilir ama genellikle olmaz. Çünkü korku temel insani dürtülerimizden beri gelmektedir. Hayatta kalma isteğimiz korkuyla bağlantılıdır, bunu da şimdilik burada bırakıp başka bir yazıda konuşalım.

Korku veya üzüntü hissetmek çoğu zaman rahatsız edici olarak tanımlanır. Çünkü insan bu duygular altındayken kendisini savunmasız ve çaresiz hissederek içine doğru yönelmeye ve hareketsiz kalmaya ya da bastırarak o an içerisinden uzaklaşmaya çekilir (savaş ya da kaç tepkisi, yine başka bir yazı konusuna girdim, biliyorum bunu çok yapıyorum). Bu nedenle insanların bu duygudan kaçınma ihtiyacı çok normaldir. Bunu yapmanın yolu olarak da bir anda çaresiz hisseden beynimiz bize öfkeyi bir seçenek olarak sunar. Çünkü öfke diğer durumun aksine bir enerji dalgası yaratarak harekete geçmemize olanak sağlaycaktır. Özetle, öfke belirsizlik ve çaresizlik anında bir kontrol ve güç hissi yaratmanın bir karşılığı olarak kodlanmıştır.

Bu durumu biraz da örneklerle açıklamaya çalışalım. Çiftler arasında ortaya çıkan öfke altında bazen terk edilme korkusu vardır. Bu gibi durumlarda öfkeyi körükleyen korku ve olası ihtimallerin birleşimi olarak karşımıza çıkar. Böyle durumları açıklamak için genel olarak kullanmayı tercih ettiğim ifade “belirsizlik”tir. Neden? Çünkü belirsizlik insanlığın en temel korkusudur. Partnerinin kendisi terk etme ihtimalini bilemiyor olması insan için oldukça belirsiz kalmasıdır ve bu bilinmezlik derinlerde ciddi rahatsızlık hissi oluşturur. Yüzeye çıkana kadar da öfkeye yani eylemsel bir enerjiye dönüşebilir. Basit bir can sıkıntısı bile öfkeye neden olabilir, çünkü uyaran eksikliği yaşayan veya üretken hissedemeyen insan ince bir zaman kaybıyla birlikte korku duyarak öfkelenebilir.

Böyle durumlarda bir miktar “kontrol duygusu” yani olayların kontrolümüzde olduğunu hissetmek yardımcı olabilir. Fakat bu kontrol arzusu için de biraz ileriye gitmeye çalıştığımızda sadece acıyla karşılaşırız. Özellikle diğer insanların davranışlarını kontrol altında tutmaya çalışmak ve bunu hep istemek imkansızdır.

Öfke Kontrol Problemi ile Nasıl Çalışabiliriz?

Öfke kontrol problemi birçok insanın hayatında fazlasıyla çalışması gereken bir durumken, bazı insanların da nadiren de olsa böyle problemler yaşadığı bilinen bir gerçek. Bu nedenle artık öfkenin ikincil bir duygu olduğunu da öğrendiğimize göre, bir dahaki sefere öfke hissettiğinizde bir an durun ve kendinize bir bakın, “şu an yaşadığım bu öfkeyi tetikleyen birinci duygu ne?” diye kendinize sorup cevabınızı aldıktan sonra devam edebilirsiniz.

Öfkeden başka bir şeyi fark etmek o an içerisinde zor geliyorsa tüm duygularınızı besleyen düşüncelerinize odaklanabilirsiniz. “Ne düşündüm ve bu neye sebep oldu da sonrasında ben öfkelendim.” Diyerek devam edebilirsiniz. Çünkü korku veya endişe gibi dürtüsel olabilen duygular bilinçdışı bir yerden hızla gelerek düşünce sistemimizde değerlendirmeye fırsat bulamadan dışarı çıkma eğilimindedirler. Yani duyguyu fark edemiyorsanız, düşünceyi incelemeye geçebilirsiniz.

Genelde korku, kaygı ve üzüntünün öfkelenmemizdeki birincil duygu olduğunu öğrendik. Bunlar üzerinde çalışarak bu duygular üzerindeki fark edişlerimizi güçlendirerek çalışabileceğimiz bir alan açabiliriz kendi düşünce sistemimiz içerisinde. Alan açtıktan sonra daha rahat ilerleyebileceğinizi siz de hızla fark edeceksiniz zaten. Mesela bu çalışmalar sırasında öfkelendiğiniz bir davranış örüntüsünün aslında çok daha farklı bir kaynağa bağlı olduğunu görebilir ve onun üzerinde çalışmaya başlayabilirsiniz. Böyle veriler toplayıp bunların üzerinden çalışarak aslında öfkeniz üzerinde çalıştığınızı ve önceki versiyonunuza göre çok daha az öfkelendiğini hem siz hem de çevreniz fark etmeye başlayacaksınız.

Özetle, birincil duygularla çalışmak, kolay gelen öfkelenme duygunuzu biraz kurcalamak daha fazla iç huzur getirerek duygusal alandaki karmaşayı azaltacak ve düşünceli bir eylem süreci takip ederek olası pişmanlıklarınızın önüne geçecektir. Bu noktada eklemek istediğim birkaç şahsi fikrim var. Bu çalışma bazı kişiler için gereksiz gözükürken bazı kişiler için ise fazla uğraş gerektirdiği düşüncesi oluşturmaktadır. Bunun -içsel meselelere girmemek için- bir savunma mekanizması mı yoksa gerçekten rasyonel düşünce mi olduğuna karar vermenizi rica ediyorum. Çünkü öfkelendiğinizde hem daha gereksiz(olmasa da olurdu) hem de daha uğraştırıcı(bu süreç için harcayacağınız emekten çok daha fazla) bir süreç yaşadığınızı hatırlatmak isterim. Bu çalışmaları da aynı kas geliştirmek gibi düşünebilirsiniz, birisinde vücudunuzun daha iyi bir versiyonuna ulaşmak isterken burda da ruhunuzun daha iyi versiyonuna doğru hareket ediyorsunuz. Ayrıca güzel bir haber, bunu yapmak için ekstra bir öfke salonuna giderek duygu tozu içmenize gerek yok, toplu taşımada, yürüyüşte, araba sürerken çalışabilirsiniz.

Mücahit Emin Türk
Yeditepe Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik mezunuyum. Sosyal Psikoloji, Nöropsikoloji ve gelişim bozuklukları üzerine yazıp okumak asıl ilgi alanlarım olsa da bir dünya canlısı olarak bunların dışında da ilgilendiğim şeyler var.