“Eğitimin büyük hedefi bilgiye ulaşmak değil aksiyona geçmektir.” (Herbert Spencer)

          Çok okuyan mı bilir yoksa çok gezen mi? İngilizce’de herhangi bir karşılığı olmayan deyimlerimizden biri. Genelde net bir cevabı olmasa da bu deyimin söylenme amacı gezmenin okumaktan üstün olması yönünde. Yani bizzat deneyimlemek deneyimleyen kişilerin yazdıklarını okumaktan daha çok öğreticidir. Asıl cevabı vermek ise oldukça güç ve göreceli bir tartışma olarak sürüp gidiyor. Doğru cevaba yaklaşmak için okumanın ve gezmenin nasıl olması gerektiğine yanıt bulmak gerekiyor. Gelin beraber tartışalım.

Okuduklarını Aksiyona Dökmek

          Bağlamına göre değerlendirdiğimizde okumak, gezmekten çok daha verimlidir. Çok kısa zamanda pek çok insanın sayısız deneyimine okuyarak tanıklık edebilirsiniz. Elbette bizzat deneyimlemenin yerini tutması mümkün olmasa da, her şeyi deneyimleyecek zamanımız olmadığını da aklımızda tutmalıyız. Okumayı üstün kılan bu özelliği avantaja çevirmenin ise tek bir yolu var: Aksiyona geçmek. Eğer mutluluk, başarı, sağlık ve zenginlik gibi hedefleriniz varsa başkalarının bunu nasıl elde ettiklerine dair tecrübelerini kayda almak hayatımıza değer katabilir. Elbette o kitaplardan çıkardığınız dersleri küçük adımlarla da olsa hayatınıza uygulama şartıyla. Zor geldiği için kaçındığınız o pratikleri en kolayından başlayarak zamanla daha zor olanlarına geçmek suretiyle okumayı kat kat üstün bir güç haline getirebilirsiniz. Gün gelir ki, kendinizi zamanında “Yok artık!” dediğiniz bir eylemi -mesela soğuk duşa girmek gibi- yaparken bulmanız işten bile değil.

Gezerek Öğrenmenin Hayata Kattığı Anlam

          Gezerek öğrenmenin okumaktan ziyade hayatımızı daha anlamlı kıldığını inkâr edemeyiz. Hayatı seyahatle geçiren insanların anlattığı ve bizim de dinlemeye doyamadığımız macera dolu hikâyeler ilham vericidir. Özellikle her gittiği ülkede farklı bir meslekle uğraşmış, oraların kültüründen parçalar biriktirmiş insanların yaşadığı zorluklar bile hayatlarını daha anlamlı hale getiren ayrıntılardan ibarettir. Adamın biri, günün birinde böyle hikâyelerden ilham alarak heyecanlı bir serüvene çıkar. Yunanistan’a gidip çiftliklerde çalışır. Sonra İsrail’e gider, mezar kazar, donmuş balık kamyonları boşaltır, sulama boruları döşer. En sonunda da Yeni Zelanda’da tarım işçiliği yapar. Böylece hem farklı kültürlerle hemhal olarak perspektifini genişletecek deneyimlerle karşılaşır, hem de pek çok işi yapa yapa öğrenerek çeşitli becerilerle donanır. Asıl bilgelik bu olsa gerek. Bu anlamda gezmenin okumaktan kat be kat üstün avantajlar getireceğini takdir edebiliriz.

Uzman Körlüğü ve Sahada Olmanın Önemi

          Çok okuyan mı çok gezen mi muammasını bir de şu açıdan ele almak gerekir: Akademide ya da sahada olmak. Akademik kariyer kulağa çok havalı gelir. Bir doktora görünmek istediğimizde profesör olup olmadığına bakarak karar veririz. Ancak uzmanlaşmanın bazen kör noktalar yarattığını da dikkate almak gerekir. Çünkü kitabi bir öğrenmeyle sınırlı kaldığında en uzman hocalar bile, sahada işlerin nasıl yürüdüğüne dair gerçeklikten uzak kalabilir ve bunun farkında olmayabilirler.

          Bununla ilgili yapılan bir çalışmada, deneyimli ve acemi ilk yardım elemanlarının hastalara müdahale videolarını akademideki hocalara izletiyorlar. Araştırmacılar görüyorlar ki, hocalar kimin deneyimli ve kimin acemi olduğunu çoğunlukla karıştırma eğilimindeler. Çünkü acemi olanlar esnek düşünemiyor ve daha çok kuralları motamot takip etmeye odaklanıyorlar. Bu durum ise meseleyi kitabi/teorik olarak ele alan hocaların hoşuna gidiyor. Deneyimli olanların kitabın dışına çıkan tarzları ise bu hocalar tarafından yadırganabiliyor. Bunun temel nedeni ise hocaların sahada çok fazla görev almayıp sadece okuyarak öğrenmiş oldukları bilgileri öğrencilerine aktarmaları. Ancak biliyoruz ki, her şeyi kitaplardaki gibi uygulayamayız. Deneyimle beraber duruma uyarlama ve yaratıcı bir adaptasyona ihtiyacımız olabilir. Bu araştırma, pratik olarak sahada deneyim sahibi olmayı –yani gezmeyi üstün kılan bir özellik olarak- öne çıkarıyor.

Sonuç: Her İkisini Harmanlamak          

          Sonuç itibariyle, hangi açıdan baktığınıza göre biri diğerinden üstün olabiliyor. Ancak, okumayı ve gezmeyi bütünleştiren ve bağlamına göre her ikisinden de olabildiğince faydalanmayı hedefleyen bir anlayış, asıl hedefimiz olmalı. Elbette bu bilgeliği kazanmak için de hem okumalı ve ders çıkardığımız noktaları hayata geçirmeye hem de bizzat deneyimlemek adına konfor alanını terk etmeye ihtiyacımız var.