Pandeminin ardından tam zamanlı olarak okullara döndüğümüz, çocuklarla kurallar ve düzen üzerine bolca iletişim kurduğumuz bir dönemdeyiz. Çocuklar, anne-babayı ve kısıtlı sosyal çevreyi kapsayan dünyadan daha geniş bir alana okulla atılıyorlar. Pek çok çocuk, dış dünyanın gerekliliklerini içselleştirme aşamasındayken salgın sebebiyle uzun bir zamanı evde geçirdiği için aynı yoldan ikinci kez geçmeyi deneyimliyor. Evin ve kendilerini iyi tanıyan bakımverenleri ile olmanın konforunu okulda arayabiliyorlar. Kalabalık grupta olma deneyiminin azalmasıyla beraber okulda grup uyumu ve işbirliği alanında zorlanabiliyorlar.
Böyle zamanlarda çocukların karşısında çerçeveyi çizen, zihni net kişi olmanın gerekliliklerini ve sınırların sağlıklı bir iletişimle nasıl aktarılabileceğini detaylandıralım:
Sınırlar ne için gereklidir?
-Çocuklar günden güne tanıdıkları dünyada işlerin nasıl yürüdüğünü anlamaya çalışıyorlar. Sınırlar aslında bir birey olarak neleri yapıp neleri yapamayacaklarını gösteren, içinde bulunacakları çevreyi tanıtan rehber işlevi görür.
-Çocuklar, ilk yıllarında her şeyi dokunarak, ağzına alarak keşfettikleri somut dünyanın ardından şimdi birlikte yaşamı ve sistemleri anlamaya çalışıyorlar. Yenilmemesi gereken bir şeyi merak duygusunu ketlemeden nasıl her seferinde ağzından aldıysak, bu evrede de davranışı sınırlandırıp uygun olana yönlendirerek topluma uyum noktasında destek olmak gerekmektedir.
-Çocuklar gelişim dönemleri itibariyle isteklerini erteleme noktasında zorlanırlar. Sınır koymak çocukların dürtü kontrolü ve özdüzenleme kapasitesinin gelişmesi için pratik yapacakları gerekli alanı sağlar.
-Sınırlar çocuğa neyle karşılaşacağı hakkında net bilgi verdiği için güvende hissettirir. “Makası o şekilde tuttuğunda eline zarar verebilirsin.” ya da “Günde bir saatten fazla ekran gelişimin için sağlıklı değil” şeklindeki açıklamalarınız onu gözeten bir yerde olduğunuzu çocuğa tekrar hatırlatacaktır. Çocuklar ne kadar isteklerinin reddedilmesinden, sınırların hatırlatılmasından rahatsızlık duysa da karşısında tutarlı bir ebeveyn-bakım veren görmek onlara iyi gelir.
-Çerçevesi iyi çizilmiş özgür bir ortam çocuklarda yaratıcılığı ve özkontrol becerilerini beslerken hiç sınırlandırmanın olmadığı bir ortam çocukta kaotik bir his bırakır. Araştırmalar sınırlarla tanışmayan çocukların kendilerini güvensiz hissettiklerini, benmerkezci olduklarını, asi ve saldırgan davranışlar sergilediklerini göstermektedir. Ayrıca kendi isteklerini erteleyip, çoğunlukla ilgisini bir diğerine yöneltmediklerinden sosyal ilişkilerinde de zorlandıkları belirtilmektedir.
-Toplumun uyumlu bir üyesi olabilmeleri için özgürlüğün sınırsız olmadığını ve diğer insanların özgürlüğüne alan açtığı müddetçe mümkün olduğunu deneyimlemeleri gerekmektedir.
Sınırları Pozitif Bir Dille Koymak
-Kurallarınız anlaşılır, net ve tutarlılığınızı korumak adına her defasında arkasında duracağınız şekilde gerçekçi olmalıdır.
-Çocuğunuzun isteğini anladığınızı ama neden olamayacağını ifade eden net ve şefkatli bir dil kullanmak sınır koyma sürecinde hem önemli hem de büyük bir kolaylaştırıcıdır.
“Evet Y., böyle yapmak istemeni anlıyorum ancak bu uygun değil, istersen şunu deneyebilirsin. Ya da senin aklına gelen başka bir seçenek var mı?”
-Kuralları belirlerken çocuğa söz hakkı vererek işbirliği yapmak önemlidir.
-Isabelle Filliozat “hayır” yerine “dur” demenin davranışı konuşmaya alan açtığını ve çocuğun tepkiselliğini azalttığını ifade ediyor. Olumsuz uyarı cümleleri yerine ne yapabileceğini hatırlatmak faydalı olacaktır: “Parkın çevresinden uzaklaşma” yerine “Parkın içinde oynayabilirsin” demek gibi.
-Sınırlar karşısında gösterilen öfke ve düş kırıklığı, aslında çocuğun kimliğinin sınırlarını fark etmesini de sağlar. Size öfke duyması çok normal, bu öfkeyi yargılamayan ama sağlıklı yollarla yaşanmasını destekleyen bir yerde durabilirsiniz: “Uyumak yerine oyun oynamanın daha eğlenceli olduğunu biliyorum. Ama uyuyup dinlenmeye ihtiyacın var.”
-Çocuğun hızında ve sabırla ilerleyerek, erişilebilir ve aşamalı hedefler koymak önemli. Aynı anda hem diş fırçalama hem uyku saatini geçirmeme hem de okul çantası hazırlama üzerinden hızlı ilerlemeler göremeyebilirsiniz. Bir diğer yandan, çocuklara gelişmesi gereken alanları hatırlatırken yapabildiği şeylere dair pozitif bir dil kullanmayı ihmal etmemek de önemli.
-Çocuğunuza koyduğunuz kurallara rol model olmanız da önem arz etmektedir.
-Sınırlar üzerine çok fazla konuşmak çocukta onu ikna etmeye çalıştığınızı düşündürerek kafa karıştırıcı olabilir. Sınırla ilk tanışma ve hatırlatma evrelerinden sonra davranışın doğal sonucu olan yaptırımlara geçebilirsiniz. Çoğunlukla yaptırım ile ödül ve ceza konusunda bir kavram kargaşası yaşanmaktadır. Yaptırım çocuğun kendi faydası adına gözetemediği sınırda sizin de devreye girmeniz demektir ve sınır koyduğunuz alanla ilgili olması gerekmektedir. Örneğin: Yemeğini bitirmediği için o günkü tablet hakkını elinden almak bir ceza örneğiyken, yaşına uygun ekran süresini aşan çocuğunuzdan tableti almanız sınırları korumak adına bir yaptırımdır. Bir yaptırıma maruz kalmak, beraberinde muhakkak bir zorluk getirecektir. Çocuğun duygusuna eşlik edip sakinleşmesine destek olduktan sonra neden böyle bir yaptırımda bulunduğunuzu açıklayabilirsiniz. Yaşadığı engellenmişlik duygusu dozunda ve şefkatli bir ortamda olduğu sürece çocuğunuzun gelişmesine katkı sunacaktır.
-Çocuğun kurallara uymakta zorlandığı tablo ebeveynler için de yorucu olabilmektedir. Böyle zamanlarda bir adım geri çekilip ne yaşadığınızı anlamlandırabilmeniz, sakinleşebilmeniz önemli. Bu zorlayıcı anlarda ebeveynler olarak kaynaklarınızı hatırlamanız, kendinize iyi gelecek anlar oluşturmanız, çocuğunuzla anda ve temasta olacağınız zamanlar yaratmanız da biriken yorgunluğu sağaltmayı sağlayacaktır.
Çocuğunuz sınırları net bir şekilde sunmanıza ve gerekçelendirmenize rağmen uyum sağlamakta zorlanıyorsa, bu davranışının arkasında başka bir ihtiyacı olabilir. Bu evrede bir uzmandan destek almayı düşünebilirsiniz.
Filliozat I., (2019). Denemediğim Yol Kalmadı, Kuraldışı Yayınları
Pearce J. C. (2020). Sihirli Çocuk, Görünmez Adam Yayınları
Yanıt E. (2020). “Çocuğumu Benden Alın!” Sınır Koyma Probleminin Çocuk Merkezli Oyun Terapisi ile Sağaltımı (Olgu Sunumu). Türkiye Bütüncül Psikoterapi Dergisi Cilt 3 (2020), Sayı 5, 35-48.