Profesörün biri salona ders anlatmaya gelir. Bakar ki, dinleyici olarak sadece bir kadın vardır. Zaman harcamama değmez diye düşünerek şöyle der: “Bugün çok daha fazla kişinin gelmesini bekliyordum, fakat bir tek siz varsınız, ne yapalım sizce?” “Açıkçası”, der kadın, “Ben bir çiftçiyim ve konunuzda uzman değilim, fakat bir sabah ineklerimi beslemeye gittiğimde, hepsinin kaçıp sadece bir tanesinin kaldığını görsem, yine de o bir taneyi beslerdim.” Bunu duyunca karşısında onu merakla dinleyecek birinin olmasıyla heyecanlanan profesör hemen dersini anlatmaya koyulur. Anlatır da anlatır ve üç saatin sonunda büyük finale varır. “Evet,” der, anlatmaktan kızarmış yüzüyle, “ne düşünüyorsunuz?” diye sorar profesör. “Dediğim gibi” diye cevap verir kadın, “Bu konunun uzmanı değilim. Fakat ahıra girdiğimde, tüm ineklerimin kaçıp sadece bir tanesinin kaldığını görsem, kalan tek ineği beslerdim, ama ona elimde ne varsa tıka basa yedirmezdim.”
Bu hikayeden iki farklı ders çıkarabiliriz. Birkaç haftada halledilmesi gereken konuları birkaç güne sıkıştırdığımızda o bilgilerin çoğu uçup gidecek. Bu yüzden “aralıklı çalışma” dediğimiz süreç odaklı yaklaşımı benimsemeye ihtiyacımız var. İkinci ders de şu ki, çok fazla konu çalışmak ve o bilgileri işlemek için soru çözme kısmını ihmal etmek yine bilgilerin çoğunun kaybolması gerçeğiyle karşı karşı ya bırakır. Ayrıca üniversiteyi kazandığınızda bu ilkeyi uygulamanız uzun vadeli kariyer hedefleriniz doğrultusunda da sizi bir adım öne taşıyacak. Nitekim hem Boğaziçi hem de Yıldız Teknik gibi en yüksek puanla girilen üniversitelerde bulunduğum için biliyorum ki, erteleme ve son gece çalışma her yerde kötücül bir alışkanlık olarak normalleştiriliyor. Herkes son haftaya bırakıyorsa aralıklı çalışmayı benimsemek zorlaşabiliyor. Ancak bunun bazı bedelleri oldu ve sizin için de olabilir. Nasıl mı?

Üniversitede Öğreneceklerinizin Çoğunu Neden Unutacaksınız?
Yapılan bir çalışmada, bir grup üniversite mezunu katılımcıya bir test uygulanıyor. Bu testte herkesten kendi mezun olduğu bölümler ve genel başka bilgilere ne kadar hakim olduğunu tahmin etmeleri isteniyor. Mesela bir fizikçiden kuantum fiziğini ve kendi alanı dışında bulunan tarihten bir konuyu ne derece bildiğini puanlaması isteniyor. Sonrasında ise sürpriz başka bir testle karşılaşan katılımcıların bu sefer bildiğini iddia ettikleri konuları anlatmaları gerekiyor. Sonucunda, hemen hepsinin kendi alanlarıyla ilgili temel konuları açıklamakta zorlandığı ortaya çıkıyor. Ancak diğer konular hakkında ne biliyorlarsa bilgi düzeylerini daha isabetli tahmin ediyorlar. Anlaşılan kendi alanları dışında aşırı iddialı olma mecburiyeti hissetmedikleri için bir fizikçi tarih konusunda atıp tutmak istemiyor.
Öbür yandan, kendi alanımıza hakim olduğumuza dair bir yanılsama içindeyiz. Mezun olduğumuza göre bildiğimizi iddia etme eğiliminde oluyoruz. Ancak düşündüğümüzün çok daha azının aklımızda kaldığını fark ediyoruz. Bunu kendi deneyimimden de çok rahat söyleyebilirim. Pek çok konuyu mezun olduktan sonra KPSS çalışırken yeni baştan öğreniyormuşum gibi hissettiğim olmuştur. Bunun muhtemel açıklaması, üniversitede öğrendiklerimizi unuttuğumuzu fark etmiyor oluşumuz. Bir başka deyişle üniversitede kalıcı öğrenmeler sağlamakta zorlanıyoruz. Bundan ziyade öğrendiğimize dair bir yanılsamayla mezun oluyoruz. Aralıklı çalışmayı içselleştirememek bu sorunun temel nedeni olabilir. Çünkü son hafta tıka basa çalıştığınızda bilgilerin sınavın ertesi günü uçup gitme ihtimali oldukça yüksektir.
Bu mevzuya uyanan bazı üniversite hocaları haftalık quizler koyarak öğrencileri aralıklı çalışmaya zorlar. Genelde bu dersler ve hocalar öğrenciler tarafından sevilmezler. Çünkü alışkanlığın dışına çıkarak her hafta düzenli çalışmak, YKS sınavını atlatınca rahatlayacağını bekleyen üniversite öğrencilerini hayal kırıklığına uğratır. Aslında zorlanmak öğrenmenin temel yapı taşıdır. Büyük sınavlar yerine haftalık quizlerle riski dağıtmak öğrencinin kaygısını azaltmak için de etkilidir. Düşünün, konuları son haftaya kadar biriktiren mi daha çok sınav kaygısı yaşar yoksa aralıklı çalışan mı? Yeni öğrendikleri hakkında kısa sürede teste tabi tutulacağını bilmek öğrencinin derse dikkat ve katılımını da yükseltir. İşte bu ilkenin oturtulması şu anki çabalarınıza bağlı. Nitekim YKS aralıklı çalışmanın seçenek değil zorunlu olduğu bir sınav türü. İdealde dört yıllık lise hayatını bu şekilde geçirmek vardı ama son iki seneyi bile bu ilkeye dayalı geçirmek hedeflerinize ulaşmanın anahtarı olacaktır.

Mesleki Yetkinlik de Aralıklı Çalışarak Kazanılır
Aralıklı çalışma ilkesi yalnızca üniversite hazırlık süreci ve teorik derslerle sınırlı değil. Uygulamalı olarak öğrenmeniz gereken mesleki beceriler için de oldukça elzem. Yapılan bir çalışmada, stajyer doktorlara mikro cerrahi üzerine dört kısa dersten oluşan bir eğitim veriliyor. Bu eğitimde farelerin atar damarlarının tekrar bağlanması gibi ince görevler öğretiliyor. Fakat şöyle bir fark var ki, bir grup stajyer bu dersleri bir gün içerisinde alırken diğer grup stajyer bu eğitimi dört haftaya dağılmış şekilde alıyor. Sonrasında yapılan testle gruplar arasında uçuruma varacak derecede performans farkı ortaya çıkıyor. Eğitimi aynı günde alanlar en düşük not ortalamasına sahip olmakla beraber %16’sı fareleri damarlarına geri dönülmez zararlar vererek ameliyatlarını tamamlayamıyor.
Aralıklı çalışmayı YKS sürecinde ne kadar içselleştirirseniz üniversite alacağınız ve mesleğinizdeki yetkinliği belirleyen uygulamalı derslerde de etkisinden o derece faydalanabilirsiniz.
Kaynakça
- Brown, Peter C. & Roediger, Henry L. & McDaniel, Mark A.(2019) Aklında Kalsın: Başarılı Öğrenme Bilimi.
- Ramsden, Ashley & Hollingsworh, Sue (2017). Hikaye Anlatma Sanatı.
- Robson, David (2021). Zeka Tuzağı: Zeki İnsanlar Neden Aptalca Hatalar Yapar ve Nasıl Daha Akıllı Kararlar Verebiliriz.