psikoterapide bağlanma stillerinin kullanım alanı
bağlanma stilleri psikoterapi içerisinde yardımcı olabilir.

Bağlanma stilleri nedir ve psikoloji alanında nasıl incelenir?

Bağlanma stilleri, genel hatlarıyla bireylerin başkalarına tepki verme ve onlardan destek isteme biçimlerini tanımlamaktadır. Tipik olarak dört ana gruba ayrılırlar: güvenli, kaygılı, kaçıngan ve kararsız. Bu bağlanma stillerinin erken çocukluk döneminde oluştuğu ve bireylerin yaşamları boyunca ilişki kurma ve sahip oldukları ilişkileri sürdürme biçimleri üzerinde kalıcı bir etkiye sahip olabileceği çoğu otorite ve teorisyen kabul edilmektedir.

Psikoloji alanında bağlanma stilleri genellikle bir çocuğun birincil bakım vereninden ayrıldığında ve sonrasında onunla yeniden bir araya geldiğinde nasıl tepki verdiğini gözlemlemeyi içeren ” yabancı durum” prosedürü kullanılarak incelenir. Prosedür, araştırmacılar tarafından düzenlenen deneysel bir ortamda çocuğun bakım vereninden ayrılma ve yeniden bir araya gelme yaşantıları sırasındaki davranışlarının incelenmesine dayanır ve çocuğun bağlanma tarzının sınıflandırmasına olanak tanır. Bağlanma stillerini incelemek için kullanılan diğer yöntemler arasında kendi kendini değerlendirme sonuçları ve mülakatlar da yer almaktadır. 

Bireylerin nasıl ilişki kurdukları ve bu ilişkileri sürdürdüklerine dair değerli bilgiler sağlayarak sosyal ve duygusal işlevselliği iyileştirmeyi amaçlayan terapi ve müdahalelerin geliştirilmesinde bağlanma stillerini anlamak oldukça önemlidir. 

Bağlanma stilleri ve özellikleri

Bağlanma stillerinin her biri, ilişkilerdeki belirli davranış ve duygu kalıplarıyla tanımlanmaktadır.

Güvenli bağlanma stili: Güvenli bağlanma stiline sahip bireyler ilişkilerinde kendilerini rahat ve güvende hissetme eğilimindedir. Duygularını ve ihtiyaçlarını ifade edebilirler ve başkalarından destek ararken kendilerini rahat hissederler. Ayrıca partnerlerinin duygusal ihtiyaçlarına karşı daha duyarlı olma eğilimindedirler.

Kaygılı bağlanma stili: Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler ilişkileriyle sürekli zihinlerini meşgul etme eğilimindedirler ve terk edilmekten veya reddedilmekten endişe duyabilirler. Duygularını ifade etmekte zorlanabilirler ve beraber oldukları kişilerden güçlü bir güvence ihtiyacı hissedebilirler.

Kaçıngan bağlanma stili: Kaçıngan bağlanma tarzına sahip bireyler yakınlıktan rahatsız olma eğilimindedir ve başkalarına güvenmekte zorluk çekebilirler. İlişkilerinde daha bağımsız ve kendine yeten bir rolde olabilirler ve duygularını ifade etmekte veya başkalarından destek istemekte zorluk çekebilirler.

Kararsız bağlanma stili: Kararsız bağlanma stiline sahip bireyler yakınlık ve yakın ilişkiler için güçlü bir arzu hissedebilir ancak aynı zamanda başkalarına güvenmekte de zorluk çekebilirler. İlişkilerinde kaygı ve güvensizliğe daha yatkın olabilirler ve duygularını veya ihtiyaçlarını ifade etmekte zorlanabilirler.

Psikoloji araştırmalarında ve terapide bağlanma stillerinin rolü ve önemi

Psikoloji araştırmalarında, bağlanma stilleri genellikle sosyal ve duygusal işleyişi incelemek için bir çerçeve olarak kullanılmaktadırlar. Ayrıca ruh sağlığı, esenlik(iyi oluş) ve ilişki memnuniyeti gibi bir dizi sonuçla ilişkili olduğu bulunmuştur.

Terapide, bağlanma stilleri ilişkilerdeki sorunları anlamak ve ele almak için yararlı bir araç olabilir. Örneğin, kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler güven inşa etmeye ve kaygıyı azaltmaya odaklanan bir terapi sürecinden faydalanabilirken, kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyler yakınlık ve savunmasızlık konusunda daha rahat hissetmelerine yardımcı olan müdahalelerden faydalanabilir. 

Bağlanma tarzını tanımanın temel faydalarına daha yakından bakacak olursak: 

Psikolojik sağlamlıkta artış: Araştırmalar bağlanma stillerinin anksiyete, depresyon ve stres gibi ruh sağlığı sonuçlarıyla ilişkili olduğunu göstermiştir. Bağlanma stillerini anlayarak ve yöneten bireyler, zor durumlar karşısında kendi bağlanma türlerine göre ihtiyaçlarını saptayabilir ve gerekli destekleri bu bilgi ışığında sağlamaya çalışabilirler.

İlişki memnuniyeti: Bağlanma tarzı ilişki memnuniyetini doğrudan etkileyen bir faktördür. Örneğin, güvenli bağlanma stiline sahip bireyler daha tatmin edici ve istikrarlı ilişkilere sahip olma eğilimindeyken, kaygılı veya kaçıngan bağlanma stiline sahip olanlar kendi ihtiyaçlarının yakınlık ve güven duygusunu sağlıklı bir şekilde sağlamak olduğunu fark ederlerse ilişkilerinde karşılıklı olarak bu konularda emek verebilirmektedirler. 

Sosyal ve duygusal işlevlerin gelişimi: Sosyal ve duygusal işlevselliğimiz çocukluğumuzdan itibaren bağlanma tarzımızdan etkilenir. Şu anda bağlanma tarzınızı bilmek ve sosyal kişiliğiniz üzerindeki etkilerini fark etmek, gelişmesi gereken alanlardaki yol haritasını daha kolay çizmenizi sağlar. Kendi bağlanma stilinize göre ihtiyaçlarınızı daha rahatlıkla belirleyebilir ve iletişim becerilerinizi geliştirebilir, bu sayede sosyal ve duygusal iyi oluşunuzu arttırma konusunda yol alabilirsiniz. 

Terapiden alınan verimin artması: Bağlanma tarzı, terapi sürecini de doğrudan etkiler. Terapi sürecinin kendisi de karşılıklı etkileşim içerir, iyileştirici olan da budur. Kendi bağlanma tarzını fark eder ve terapideki tutumlarınız karşısında farkındalığınız artarsa terapistle kuracağınız işbirliği ve iletişimin kalitesi artacaktır. İhtiyacınız olanı ve terapi hedeflerinizi belirlemek konusunda da daha net bir zihinle hareket edebilirsiniz. Bu sayede psikoterapinin temel amacı olan psikolojik iyi oluş için de daha etkili bir süreç geçirebilirsiniz.

Özetle, bağlanma stilleri üzerindeki farkındalık kişiye hem ilişkilerinde hem de psikoterapi sürecinde oldukça faydalı olabilmektedir. Sosyal bir canlı olan insan için ilişkiler, dünyayı algılama ve hayatı yaşama noktasında oldukça önemli bir yer kaplamaktadır. Bu sebeple gerek bazı sorunları çözerek gerekse kendimizi daha iyi tanıyarak hem hayat kalitemizi artırmak amacıyla başvurduğumuz psikoterapi süreçlerinde yardımcı olacağından bağlanma stilleri üzerinde farkındalık sahibi olmanın etkisi oldukça yüksektir.