Ana Sayfa Kendi Kendine Gözlük Öz-belirleme Kuramı

Öz-belirleme Kuramı

Bir motivasyon teorisi

İyi hissetmek, gelişmek, tatmin olmak…Bunlar tesadüfen mi gerçekleşiyor, yoksa belirli psikolojik dinamiklere mi dayanıyor? Bu yazıda, anlaması ve içselleştirmesi oldukça kolay bir psikoloji kuramından bahsedeceğim: Öz-Belirleme Kuramı (Self-Determination Theory). Yazının sonunda, kendi iyilik halinizi değerlendirmek, takip edebilmek ve yönünüzü bilinçli bir şekilde belirlemek için kullanabileceğiniz pratik bir bakış açısı kazanmış olmanızı umuyorum.

1980’lerde Edward Deci ve Richard Ryan, kişiliğin gelişimi ve davranış motivasyonundaki değişimleri araştıran bir teori geliştirmişlerdir. Bu teorinin temelinde, bireyin davranışlarının hem doğal ve içsel eğilimler hem de sosyal çevresiyle olan etkileşimleri ile şekillendiği düşüncesi yer alır. Deci ve Ryan, insanların çevrelerine karşı doğal bir merak besleyen, öğrenmeye ve kendilerini geliştirmeye yatkın varlıklar olduğunu öne sürmüştür. 

Araştırmacıların amacı, biyolojik, sosyal ve kültürel unsurları göz önünde bulundurarak insanın doğuştan getirdiği kapasitenin hangi koşullar altında gelişebileceğini anlamaktı. Başka bir deyişle, hangi faktörlerin bireyin gelişimini desteklediğini ve hangi koşulların büyümeye engel olabileceğini belirlemekti. İnsanları eyleme geçiren gücü motivasyon olarak tanımlamışlardır. Bununla birlikte insanın iyi oluş halini etkileyen üç gereksinim belirlemişlerdir; özerklik, otantiklik ve ilişkili olmak. İnsanlar bu gereksinimleri gidermeye yönelik harekete geçerler.

IMG 0072 İyi hissetmek, gelişmek, tatmin olmak…Bunlar tesadüfen mi gerçekleşiyor, yoksa belirli psikolojik dinamiklere mi dayanıyor? Bu yazıda, anlaması ve içselleştirmesi oldukça kolay bir psikoloji kuramından bahsedeceğim: Öz-Belirleme Kuramı (Self-Determination Theory). Yazının sonunda, kendi iyilik halinizi değerlendirmek, takip edebilmek ve yönünüzü bilinçli bir şekilde belirlemek için kullanabileceğiniz pratik bir bakış açısı kazanmış olmanızı umuyorum.


Motivasyon

İnsanlar doğumdan itibaren hem içsel hem de dışsal dünyalarıyla etkileşim içinde bulunur, sürekli bir öğrenme ve kişisel gelişim eğilimleri gösterirler. Yani, insanları keşfetmeye, anlamaya, değiştirmeye ve çabalamaya iten bir güç vardır. Deci ve Ryan, bu gücü motivasyon olarak tanımlamış ve içsel ve dışsal olmak üzere iki farklı türde ele almışlardır.

Dışsal motivasyon, isminden de anlaşılacağı gibi, dış dünyadan gelen bir ödüle ulaşmak için yapılan eylemleri ifade eder. Örneğin, para kazanmak, promosyon almak, başkalarının beğenisini kazanmak gibi ödüller için ya da cezadan kaçınma amacıyla gösterilen çabalardır.

İçsel motivasyon ise, davranışın kendisinden alınan yüksek bir haz ve tatminden kaynaklanır. Bu tür motivasyonla yapılan eylemler sırasında kişi yoğun bir keyif ve haz hissi deneyimler. Örneğin, bir eylemi gerçekleştiren kişi, sadece sonuç için değil, o anki deneyimin kendisi için çaba gösterir. Pozitif psikoloji deyimiyle, kişiler akıştadır. Schiller’in “İnsan ancak oynarken kendidir” sözü, bu anlayışı mükemmel şekilde destekler. Çünkü oyun, kendiliğinden yapılan ve herhangi bir dışsal ödüle dayanmayan bir etkinliktir; sadece eğlenceli olduğu için ve keyif almak amacıyla yapılır. İnsanlar, yaptıkları işlerde bazen sadece keyif aldıkları için, zamanın nasıl geçtiğini anlamadan içsel motivasyonla hareket edebilirler.

Bazı eylemler ise hem içsel hem de dışsal motivasyon kaynaklarından beslenebilir. Ancak, bir eylemi gerçekten değerli kılan ve sürdürülebilir kılan genellikle içsel motivasyonla yapılan özgürce gerçekleştirilen davranıştır. Stuart Brown ve Christopher Vayghan “Uzun vadede iş, oyunsuz yürümez” diye yazmışlardır. Oyun içsel motivasyon ile girişilen eyleme çok iyi bir örnektir çünkü basitçe amaçsızdır. Oyunda amaç oyunun kendisidir, zaman hızlı akar, keyifli ve eğlencelidir.

Özerklik

IMG 0073 İyi hissetmek, gelişmek, tatmin olmak…Bunlar tesadüfen mi gerçekleşiyor, yoksa belirli psikolojik dinamiklere mi dayanıyor? Bu yazıda, anlaması ve içselleştirmesi oldukça kolay bir psikoloji kuramından bahsedeceğim: Öz-Belirleme Kuramı (Self-Determination Theory). Yazının sonunda, kendi iyilik halinizi değerlendirmek, takip edebilmek ve yönünüzü bilinçli bir şekilde belirlemek için kullanabileceğiniz pratik bir bakış açısı kazanmış olmanızı umuyorum.
Öz Belirleme Kuramı; motivasyon, gelişim ve refah için psikolojik ihtiyaçlar

Özerklik, Öz-Belirleme Kuramı çerçevesinde ilk psikolojik gereksinim olarak ele alınır. Özerklik, kişinin kendi kararlarını alabilmesi ve gereken eylemleri gerçekleştirebilme iradesini gösterebilmesi olarak tanımlanır. Ancak, özerklik; bağımsızlık, özgürlük ve bireyselcilik gibi kavramlardan farklıdır. Özerk kişi, diğerlerinden kopmuş değildir; ihtiyaç duyduğunda yardım isteyebilen, başkalarıyla bağ kurabilen kişidir.

Özerkliğin ayırt edici özelliği, yapılan eylemlerin baskıdan uzak, hevesli ve hayat dolu bir şekilde gerçekleştirilmesidir. Yani, kişi, eylemin nedenlerini içsel olarak tanımlamış ve heyecan duyuyor olsa bile, kararın kendisinden çıktığını bilir.

Kuralların varlığı, özerk hissetmeye engel değildir. Kişi, kurallara uymayı tercih edebilir, sınırlar içinde eylem tercihlerini yapabilir ve başkalarına bağlanmayı seçebilir. Önemli olan, bu seçimleri yapabilme özgürlüğüdür. Özerklik, sadece dışsal özgürlükle ilgili değil, aynı zamanda kişinin kendi içsel motivasyonlarına göre hareket edebilme kapasitesiyle de ilgilidir.

Bunun yanı sıra, hem bireyselci hem de toplulukçu kültürlerde özerk davranışları görmek mümkündür. Yani, özerklik, kültürel farklara rağmen herkesin yaşam tarzına entegre olabilen evrensel bir gereksinimdir.

Yeterlik

Yeterlik, bir bireyin kendisini yetkin, etkili ve kontrol sahibi hissedebilmesiyle ilgilidir. İnsanlar, çevrelerinde etki yaratabildiklerinde ve eylemlerinin sonuçları üzerinde kontrol sahibi olduklarını fark ettiklerinde kendilerini daha yetkin hissederler. Bu his, kişinin gelecekteki eylemleri için önemli bir kaynak oluşturur. Yeterlik ihtiyacı karşılandığında, bireyler keşfetme ve zorlukları aşma dürtüsüyle hareket ederler. Bu da onların kendilerini geliştirmelerine olanak tanır ve daha büyük hedeflere ulaşmak için motivasyonlarını artırır.

Yeterlik, sadece dışsal başarılarla değil, aynı zamanda bireyin kendi yeteneklerini keşfetmesi ve bu yeteneklere güvenmesiyle de ilgilidir. Örneğin, bir müzik enstrümanı çalmayı öğrenmek, bir spor dalında ustalaşmak veya zor bir akademik konuyu kavramak, kişinin yeterlik algısını güçlendirebilir. Bu tür deneyimler, bireyin “ben bunu başarabilirim” hissini pekiştirir ve içsel motivasyonu güçlendirir.

Öz-Belirleme Kuramı’na göre, hiçbir içsel güdülenme ve öz-belirleme duygusu, yeterlik algısı olmaksızın sürdürülebilir olamaz. Bireyler, yeterliliklerini hissettiklerinde  daha derin bir motivasyonla hareket ederler. Yeterlik, sadece başarıya ulaşmakla değil, aynı zamanda o başarıya ulaşırken kişinin hissettiği tatmin ve başarma duygusuyla da bağlantılıdır.

İlişkili Olmak

Başkalarıyla ilişkide olmak, bireyin çevresine uyum sağlamasını kolaylaştıran temel bir faktördür. Yüzyıllar boyunca insanlar, başkalarıyla yakın, açık ve güvene dayalı ilişkiler kurma ve bunları sürdürme yönünde içsel bir motivasyon geliştirmişlerdir. İlişkili olma ihtiyacının giderilmesi, büyüme, toplumla bütünleşme ve iyilik hali için son derece önemli ve gereklidir.

Öz-Belirleme Kuramı’na göre, bir grup ya da ekip, üyeleri yeterince “özerk” hissedip aldıkları inisiyatifle kendi alanlarında “yeterli” çözümler ürettiklerinde, bu durum, toplulukla güvene dayalı ve kaliteli “ilişkiler” kurmalarına olanak tanır. Bu da, toplulukların bugüne kadar fark yaratmalarını açıklayan bir unsur.

İlişkili olma kavramı bana bağlantılı olma fikrini de çağrıştırıyor. Bu konuda son zamanlarda okuduğum Dr. Brene Brown’un tanımı bir kelimesi hariç oldukça iyi geldi. O bir kelime bana kalsın, okuyanlara da küçük bir oyun olsun. Brown’un bağlantı tanımı; “İnsanların görüldüklerini işittiklerini ve değer verildiklerini hissettiklerinde; yargılama olmadan verebildiklerinde ve alabildiklerinde; ve ilişkiden beslenip güç alabildiklerinde diğer insanlarla aralında var olan enerjidir.”

Sonuç olarak

Öz-Belirleme Kuramı, insanın içsel güdülerini anlamamıza ve insanların çevreleriyle, başkalarıyla kurdukları ilişkilerdeki motivasyonlarını açıklamamıza yardımcı olan güçlü bir yaklaşımdır. Kişilerin özerklik, yeterlik ve ilişkili olma ihtiyaçlarını karşılamak, onların daha sağlıklı, dengeli ve tatmin edici bir yaşam sürmelerine olanak tanır. Bu üç temel psikolojik gereksinim, sadece bireysel gelişimi değil, toplumsal uyumu ve kolektif başarıyı da destekler. İnsanların içsel güdülenmeleri, çevrelerine, ilişki kurdukları insanlara ve içinde bulundukları toplumlara bağlı olarak şekillenir ve güçlenir. 

Umuyorum hayat yolculuğunda nerede, nasılım sorularını sorduğunuz anlardan birinde; anlama ihtiyacınız olduğunda bir de bu teorinin oluşturduğu çerçeveden kendinizi gözlemleyebilir ve kendinize doğrultu sağlayabilirsiniz.

CEVAP VER

Yorum yapmak isteyebilirsiniz.
Lütfen isminizi buraya giriniz