Bu yazı Dr. Nicole Le Pera* tarafından kaleme alınmıştır.
Gözde Kavak tarafından çevrilmiştir.

Sınırlar ana kurtarıcılardır. Size enerjinizi korumanız için alan açar; hem daha az bunalmış hissedersiniz hem de gün içinde daha az gergin olursunuz. Güven ve öz saygı güçlenmeye başlar. İlişkiler daha fazla anlam barındırır; ama başlangıçta ödünüz kopar. Niçin? Çünkü bırakın sınırları kontrol etmeyi birçoğumuz onları hiç oluşturmamıştır bile.

Sınırlar sizin keskin çizgileriniz; dünyayla ve insanlarla bazen sözlü bazen de sözsüz iletişiminizdir. Neredeyse herkes bununla mücadele eder çünkü ailelerinde sınırları olan yetişkinleri hiç görmediler. Aksine, çok yorgun olmasına rağmen her etkinliğe “tamam” diyen bir anneleri, kendisinden önce başkaları için bir şeyler yapan bir babaları vardı. Toplum bu tür davranışları ödüllendirir ama bu insanların nasıl hissettiğine, sağlık durumlarına ya da ilişkilerindeki doyuma hiç bakmayız. Eğer baksak, bu davranışları ödüllendiriyor olmayız belki de. Sonunda içerlemeler belirmeye başlar, ani öfke patlamaları olur ve hastalık ortaya çıkar.

Peki, belirgin sınırlarınız yoksa bunu nasıl fark edersiniz?

Reklam
  1. “Hayır” kelimesinden utanırsınız. “Hayır” kelimesinin gücünü öğrenmeye ilk kez başladığım zamanları hatırlıyorum da bunun çok kolay olduğunu sanmıştım. Beynim  “hayır”ın eksiksiz bir cümle olduğunu ve kendimi açıklamak zorunda olmadığımı anlıyordu. Bunu gerçekten uygulamaya geçtiğimde ise sebep olduğu korku ve gerginliğe inanamadım. Kendimi açıklamamak ya da özür dilememek için mücadele ettim. Kendi sınırlarımla ilgili bazı ciddi çalışmalar yapmam gerektiğine dair bir işaretti bu.
  2. Kendinizi ya da kendi ihtiyaçlarınızı başkalarının isteklerinden üstün tuttuğunuzda suçluluk, utanç, korku vb. duygular hissedersiniz. Aslında sınırlarınızın olmaması öz saygınızın bir şekilde zarar gördüğünün temel bir ifadesidir. Beğenilmek istemek ya da anlaşmazlıktan kaçınmak normaldir ama bu kendi hisleriniz pahasına olduğunda öz saygınızın biraz gelişmesi gerekiyor demektir. İyi haber şu ki sınırlar koymak tam da bunu yapar.
  3. Hiçbir zaman “ben ne istiyorum?” diye sormamışsınızdır ya da nadiren sormuşsunuzdur. Sınırlar belirsiz olduğunda, bu karmaşada “benliğimizi” gerçek anlamda kaybederiz. Her durumda kendimizi düşünmek bencillik değil; öz bakımdır.

Sınırlara sahip olmanın ve onları korumanın bir beceri olduğunu kavramak önemlidir. Çok fazla uygulama gerektirir ama bir gün alışkanlık haline gelecektir. Eğer bunalmış ya da hüsrana uğramış hissediyorsanız, öyle hissetmelisiniz. Sonuçta amacınızla uyumlanıyorsunuz. Dayanın ve kendinizi buna verin. Sınırları olan insanlar en tatmin edici hayatı yaşar.

İşte sınırları oluşturmak için bazı ipuçları:

  1. İnsanların hislerinden sorumlu olmadığınızı anlayın. Başkalarını daha iyi hissettirmek için bir şeyler yapmamızın temelinde yatan insanların nasıl hissettiğinden sorumlu olduğumuz inancıdır. Kimisi “hayır” kelimesini duymaktan hoşlanmaz, kimisi ise sizin “bencil” veya “kaba” olduğunuzu düşünebilir ancak insanların sizin eylemleriniz konusunda nasıl hissettiği onların bu dünyadaki tecrübelerine dayalıdır. Onlarda ortaya çıkan hislerden siz sorumlu değilsiniz.
  2. “Hayır” deyin ve uzaklaşın. İnsanların sınırları koruyamamasının sebebi aralarına sınır çekmeye çalıştığı kişinin verdiği tepkilerdir. Oysa “hayır” deyip o insandan uzaklaşmanız son derece önemlidir. Bu telefonunuzu kapatmak ya da odanıza gidip kapıyı kapatmak anlamına gelebilir. Sınır koymanın başlangıcı  “hayır” demekle tamamen bir sorununuzun kalmamasıyla alakalıdır. Bunu yapabilmek için de tüm tepkileri görmezden gelmeniz gerekir.
  3. Bırakın kelimeler eylemlerden sonra ikinci sırada olsun.  İnsanlar konuşan varlıklardır. Kendimizi daha ziyade kelimeler aracılığıyla ifade etmeye alışkınız. Sınırlar zorlayıcıdır çünkü tamamlayıcı olması için eylemi de kapsar. Sadece farklı bir şey yapmak zorunda değiliz aynı zamanda fazla açıklama yapma, özür dileme ya da seçimlerimizden dolayı başkalarına bahane uydurma isteğimizden de imtina etmek zorundayız. Kararlı olduğumuz eylemlerimize (ya da duruma bağlı olarak eylemsizliğimize) sadık kalmamız ve böyle yapıyoruz diye uzun uzadıya konuşma eğiliminden kaçınmamız gerekir. Bazen bu durum eylemlerimiz aracılığıyla sözsüz bir şekilde iletişim kurmak anlamına gelir.

Dr. Nicole Le Pera
Instagram adresi
Youtube kanalı

Ankara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. Kendimi tanıma, insan olabilme, edebiyat aracılığıyla öğrenme ve düşünme konularında gelişmek için çabalıyorum.