Öğrenme, bireylerin yeni bilgi, beceri, davranış veya tutumlar edindiği bir süreçtir. İnsan gelişiminin ve büyümesinin temel bir yönüdür ve bireylerin çevrelerine uyum sağlamalarına ve çevrelerindeki dünyaya ilişkin anlayışlarını geliştirmelerine olanak tanır. Öğrenme, doğrudan öğretim, kişisel deneyim, gözlem veya sosyal etkileşim gibi çeşitli bağlamlarda gerçekleşebilir.
En iyi bilinen öğrenme teorilerinden biri Ivan Pavlov tarafından önerilen klasik koşullanmadır. Pavlov, ünlü deneyinde köpekleri bir zil sesini yiyecekle ilişkilendirmeleri için eğitmiş ve sonunda köpeklerin yalnızca zil sesine salya akıtmasına yol açmıştır. Uyarıcıların eşleştirilmesine dayanan bu öğrenme biçimi, günümüzde davranışçı psikolojinin temel bir yönü olarak kabul edilmektedir.
Bir diğer etkili öğrenme teorisi de B.F. Skinner tarafından geliştirilen edimsel koşullanmadır. Bu yaklaşımda öğrenme, pekiştirme ve ceza yoluyla gerçekleşir. Örneğin olumlu pekiştirme, davranış gerçekleştirildikten sonra arzu edilen bir sonuç sunarak bir davranışın tekrarlanmasını teşvik eder.
Davranışsal teorilere ek olarak, öğrenmeye yönelik bilişsel yaklaşımlar da bilgi edinmede zihinsel süreçlerin önemini vurgular. Örneğin Albert Bandura’nın sosyal öğrenme teorisi, bireylerin başkalarının davranışlarını gözlemleme ve taklit etmenin yanı sıra kişisel deneyimler ve bilişsel süreçler yoluyla öğrendiklerini öne sürer.
Ayrıca bkz: Klasik Koşullanma, Edimsel Koşullanma, Sosyal Öğrenme Teorisi, Bilişsel