Gülmek sosyal bağlarımızı kuvvetlendiren yüzümüzle verdiğimizi temel mesajlardan biridir. Çünkü güldüğümüz kişiye onunla bağ kurmak istediğimiz mesajını veririz. İlginç bir şekilde, bir araştırmaya göre konuşan kişilerin dinleyenlerden %46 daha fazla güldüğünü gözlemliyorlar. Gülmek başkalarına yaklaşıp onlara kendimizi kabul ettirmenin en temel yöntemlerinden biri. Peki, gülme davranışı evrimsel süreçte bizi buraya kadar nasıl getirdi? Beraber inceleyelim.

Grup Aidiyetini Gösterir

          Gülerek içinde bulunduğumuz gruba aidiyet hissettiğimize dair bir işaret veririz. Kendimizi güvende ve keyifli hissettiğimiz bir ortamda yaptığımız paylaşımlarla bağımızı güçlendiririz. Bu da bizim sosyal olarak kabul gördüğümüze ve zor durumlarda destekleneceğimize dair bize bir güvence verir.         

          Biriyle gülmekle birine gülmek arasındaki fark gruba aidiyet bağlamında açıklayabiliriz. Ancak ironik şekilde gruba ait olmayan kişileri dışlamak için de gülmeye başvuruyoruz. Fakat onlarla gülerek değil onlara gülerek yapıyoruz bunu. Ancak kabul gördüğümüz insanlarla beraberken otuz kat daha fazla gülme eğilimindeyiz. Bu durumu destekleyen başka bir araştırmaya göre göre, çizgi film izleyen 2,5-4 yaş arası çocuklar, yanında başka bir çocuk olduğunda sekiz kat daha fazla gülme eğilimindeler. Böylece, komedi filmleri veya stand-up gösterilerini arkadaşlarla izlemenin daha eğlenceli daha anlamlı hale geliyor.

Reklam

Oynadığımız Oyunların İşaretidir

          Gülmeye konuşmadan çok daha erken başlarız. Çocuklar en çok oyun oynarken gülerler. Oyun genel olarak çocukların yaşamın sosyal simülasyonlarıdır. Gerçek yaşama hazırlanırken oyunlar gerçek bir risk veya tehlike olmadığını gösterir. Böylece deneyimin ciddiyetini azaltarak öğrenmeyi kolay hale getirir. Yetişkinler de ciddi bir iş görüşmesini gülmeyle hafifletmekten oldukça hoşnut olurlar. Kendilerini daha güvende hissettikleri için daha rahat ifade de edebilirler. Gülmekle oyun özdeştir ve bazen çok ciddiye aldığımız yetişkin etkileşimlerinin de bir tür oyun olduğunu birlikte gülmek mahiyetinde hatırlamak gerekir.

Şakalara Verdiğimiz Bir Tepkiden Daha Fazlasıdır

           Gülme davranışı kasıtlı değildir. Evrensel ve evrimsel özelliklerinden biri, üzerinde kontrolümüzün olmamasıdır. Diğer bir özelliği ise bulaşıcı olması. Yani gülmek için komik şaka ve esprilere ihtiyacımız yok. Küçük bir çocuğu güldürmek için sözlü bir eyleme gerek olmaması bunun bariz bir göstergesi. Çocuğu oyunbaz bir şekilde kovaladığımızda onların gülerek ve neşeyle kaçtığını görürüz. Gülmek aramızdaki tatlı atışmalarla birbirimize ilgi göstermenin bir yansımasıdır.

          Birbirimizin ilgi ve sevgi görme ihtiyacını karşılamak için gülmek iyi bir işarettir. Bir diğer deyişle, bebekler gülme sayesinde daha sevimli görüntü çizerler. Böylece daha çok ilgi ve dikkat çekerek sağlıklı sosyal gelişimleri destek bulur. Bir bakıma gülmek evrimsel olarak hayatta kalmamıza yardımcı olarak sosyal destek ağını sağlamlaştırır. Bu da bizim kendimizi daha güvende hissetmemiz, sağlıklı bir şekilde gelişmemiz anlamına gelecektir. Yetişkinlikte de durum çok farklı değil. Çünkü sosyal hayvanlarız ve başkalarıyla beraber daha güvende, güçlü ve mutluyuz.

Boğaziçi Üniversitesi, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü mezunuyum (2015). Çok yönlü gelişime ve farklı disiplinlerden beslenmenin önemine inanıyorum. Danışanlarıma ve öğrencilerime destek olurken kendi hayatımda da çokça faydasını gördüğüm Mindfulness temelli yaklaşımları ve Kabul ve Karalılık Terapisi (ACT) ile çalışıyorum. Ergen veya yetişkin yaş grubundaki danışanlarımın sosyal-duygusal mesleki ve eğitsel olarak yeni beceriler kazanmasına destek oluyorum. Online psikolojik danışmanlık ve öğrenci koçluğu desteği almak için bana e-mail adresimden ulaşabilirsiniz: [email protected]