Parents' care and love towards their children

         Kendine ebeveynlik yapmak gündelik hayatın zorluklarıyla baş etmek için edinmemiz gereken temel becerilerden biri. Elbette bu ebeveynin şefkatli, destekleyici, anlayışlı ve cesaretlendirici olmasını bekleriz. Nitekim şu an da küçükken kendi ebeveynlerimizden bile alamadığımız ölçüde bir ebeveynliğe ihtiyacımız olabilir. Peki, kendinize ebeveynlik yapmak adına hangi yollara başvurabilirsiniz.

Zihninin Anlattığı Hikayeleri Fark Et

         “Yeterince İyi Değilsin” zihnimiz tarafından sıklıkla anlatılan hikayelerden biridir. İyi tarafından görmeye çalışıp bu hikayeyi devre dışı bırakmaya çalışırız. Ancak sanılanın aksine, pozitif olmaya takılarak bardağın dolu tarafına bakmak ile bardağın boşluğuna odaklanmak çok da fark yaratmaz. Bunun yerine ilgi ve merakla bardağın şeklini, ışığın içinde nasıl kırıldığını ve suyun dokusunu incelediğimizde zihnimizin söylediklerine farklı bir yaklaşım getirmiş oluruz. Böylece hikayemizin baş yazarı olarak zihnimizi manipüle etme gücüne sahip olduğumuzu hatırlarız.

         Hikayelerimiz geçmişimizin hatıralarından beslenip büyür. Sonrasında işlevini yitirse de o hikayeleri farkında olmadan beslemeye ve yaşatmaya devam ederiz. Farkında olduğumuzda ise artık alternatif bir hikaye yaratma sansı doğar. Bunun için elbette eski hikayelerimizi iyileştirmek gerekir. Bu, tıpkı bir kazağımızdaki yırtığı yamamak için üzerimizden çıkarıp onardıktan sonra tekrar giymek gibidir. Dışarıdan bir gözle ve yargılamadan incelememiz gerekir kazaktaki yırtığı. Çünkü üzerimizdeyken onarmaya çalışırsak hem fark etmek zor olur hem de iğneyle canımızı yakarız.

Reklam

Diğer Parçana da Kulak Ver

         Dişlerini fırçalamak istemeyen 5 yaşındaki kızına şöyle söyler annesi: “Bir parçan dişlerini fırçalamayı hiç sevmiyor.” Kızı cevaben tadından hoşlanmadığı için sevmediğini söyler. “Fakat başka bir parçan daha var ki, şeker artıklarından dolayı dişlerinin çürümesini istemiyor.” Kız sessiz kalır ve konu değişir. Birkaç gün sonra kız, dişlerini fırçalamak istemediğini söyleyerek annesine bağırır. Ama anne banyoya geldiğinde kızının kızgın hareketlerle dişlerini fırçaladığını görür ve şaşırarak sorar: “Neden istemediğin halde dişlerini fırçalıyorsun?” Kızı cevaben yine kızgın bir tonla bağırarak “Çünkü dişlerimin çürümesini istemiyorum.”

         Zorlayıcı duygu ve düşüncelerle mücadele ederek baş etmeye çalışırken her daim kaybeden taraf oluruz. Ancak kendimizle farklı bir diyalog kurmamız mümkün. Bir parçamız suçlu hissederken, diğer parçamız kendimize şefkat gösterebilir. Bir parçamız kendini değersiz hissederken diğer parçamız eşsiz olduğumuzu fark edebilir. Bir parçamız harekete geçmenin kaygısıyla boğuşurken diğer parçamız yine de aksiyona geçebilir. Bir parçamız içimizdeki çocuğu temsil ederken diğer parçamız ona ebeveynlik yapabilir.

Duygularına Mesafe Koy

         Duygularımız her zaman hakikate işaret etmez. Bazen küçüklükte geçirdiğimiz olumsuz yaşantılar bugün patronumuzla ya da iş arkadaşımızla olan ilişkimizi etkileyebilir. İlişkilerimizi yönetirken hatalar yapabilir ve sonrasında kendimize daha da yüklenebiliriz. Bu noktada ihtiyacımız olan, öncesinde ve sonrasında hissttiklerimizden bir adım uzaklaşmaktır. Bunun için kendinize dışarıdan bakarak şu soruları cevaplayın: “Bu kişi (Siz) hakkında ne hissediyorsun? Gelecekte daha bilge bir sen olarak şu anki haline ne gibi bir tavsiye verirdin? Benzer bir duygu halinde olan küçüklüğünüzü hayal ettiğinde ona nasıl şefkat gösterirdin?

         Daha da somutlaştıracak başka bir soru daha şu olabilir: “Kızına yüzme öğrettiğini hayal et. Kızın suya girmekten çok korktuğunu söylüyor. Ona nasıl yaklaşır ve neler söylerdin?” Üst beyni tekrardan devreye almak için zorlayıcı duygularımıza mesafe almak en uygun stratejiyi bulmamıza yardımcı olabilir.

Öz Olumlama İfadeleri Kullan

         Kendinize olumlu sözlerle yaklaşmak bazı durumlarda yanlış bir şey yapıyor hissi yaratabilir. Bir hata yaptıysak kendimizi eleştirerek düzeltmenin daha erdemli olduğunu düşünürüz. Bunu rasyonel boyutta yapmak kesinlikle işlevsel sonuçlar verecektir. Ancak duygusal bir kriz halindeyken kendimizi eleştirip yargılamak değişmemize ve kendimizi “düzeltmeye” yardımcı olmaz.

         Bunun yanı sıra, öz olumlama ifadeleri bizi daha otantik bir insan olmaya yaklaştırır. Çünkü bu sayede hayattaki varlığımızı onaylar ve uğruna yaşadığımız değerleri hatırlarız. Tabi ki öz olumlama ifadelerinin işe yaraması için değerlerimize dayanıyor olması şart. Buna yönelik bir çok araştırmada yazarak ya da söyleyerek değer odaklı bir şekilde öz olumlama yapan kişilerin stres seviyelerinde azalma gözleniyor.

         Diyelim ki, üzerinde çalıştığınız proje iş arkadaşlarınız veya üsleriniz tarafından çeşitli eleştirilere maruz kaldı. Gelişmeyi ve hatalardan öğrenmeyi birdeğer olarak benimsediğinizi varsayalım. Bu noktada dışarıdan gelen eleştirilerin gelişime götüren bir araç olacağını hatırlayabilirsiniz. Eleştiri almak stresli bir yaşantıdır. Ancak öz olumlama anlamında şunu söyleyebilir ve o stresi göğüsleyebilirsiniz: “Duyması acı verse bile, eleştirinin beni geliştireceğine inanıyorum. Bu yüzden onlara kucak açıyorum.”

Kaynakça

  • Cozolino, Louis (2015). Terapi Neden İşe Yarar?
  • Harris, Russ (2020). Gerçeğin Tokadı.
  • MacNamara, Deborah (2016). Rest, Play, Grow: Making Sense of Preschoolers (or Anyone Who Acts Like One).
  • Villatte, Matthieu (2015). Mastering the Clinical Conversation: Language as Intervention.

CEVAP VER

Yorum yapmak isteyebilirsiniz.
Lütfen isminizi buraya giriniz