Hemen her ebeveyn çocuğunun küçükten itibaren bir tutku ve yetenek sahibi olmasını ister. Dahası bir yeteneğini ortaya çıkarıp geliştirmek için ne kadar erken o kadar iyi anlayışı hakimdir. Bunun için çeşitli spor ve sanat alanlarını denemek yardımcı olabilir. Bu bağlamda ünlü tenisçi Roger Federer’in hikayesine bakalım. Ülkemizde en popüler sporlardan biri olmasa da tenis deyince aklımıza ilk gelen isim Roger Federer. Ancak Federer’i bu kadar başarılı kılan hikâyesinden tenis tutkunları dahi pek haberdar değildir. Mozart’ın 4 yaşından itibaren piyano çalmasından dolayı bir müzik dahisi olduğunu biliyoruz. Belki Federer’in de yürümeye başlar başlamaz tenis koçu annesiyle antrenmanlara başladığını tahmin etmiş olabilirsiniz. Aslında olan ise Federer’in teniste ustalaşmadan önce birçok spor dalını denemiş olması. Ancak tenise karar vermesi ergenliğinin başlarını buluyor. Bu hikaye tutku ve yetenek parametrelerine bakış açımızı değiştirebilir.

Peki, Federer tenise karar kılana kadar yaptığı sporların hepsi boşuna mıydı? Ya da binlerce saat harcadığı çeşitli sporların tenisteki başarısına bir katkısı olmuş mudur dersiniz? Anlaşılan annesi Federer’in birçok spor dalını deneyerek daha sağlam bir seçim yapmasına yardımcı olmuştu. Dahası, o zamana kadar denediği spor faaliyetleri tenisteki kariyerini destekleyici bir etki yaratmış da olabilir. Bu durumda erkenden geliştirilen bir yetenek alanı ve tutku yaratmanın temel kuralı çeşitli denemeler yapmak diyebiliriz. Mozart’ın hikayesine gelecek olursak bunun belki şanslı bir istisna olduğunu düşünmeliyiz. Yani ne kadar erken o kadar iyi anlayışı düşündüğümüz kadar şart veya önemli olmayabilir. Hatta çocuğun daha seçeneklerini görmeden bilinçsiz bir şekilde bir spor veya sanat dalına takılabilir. Sonrasında ise sıkılıp vazgeçmesi işten bile değil. “Tutkunun peşinden git” tavsiyesinin sorunlu olduğuna dair yazımda daha geniş ele almıştım bu konuyu.

Yetenek, Tutku ve Para

Çocukların fen, matematik ve sosyal bilim alanlarında da çeşitli denemelere eğitim süreçleri içerisinde girdiklerini biliyoruz. Küçük yaşlarda sanal veya gerçek rol model ve ilgi alanlarının daha etkindir. Bu yüzden çocukların yaptığı denemeler için epey sınırsız bir alan vardır. Zamanla yeteneğin daha ön palana çıkarak belirleyici olması daraltıcı bir etki yaratır. Bu noktaya kadar anne-babaların olabildiğince çok yönlü denemelerle çocuklarını tanıştırmaları gerekir. Böylece doğru yönlendirmenin esas parametresini dikkate almış olurlar. Bir yeteneğin parlaması için pratik yaptıkça ustalık seviyesine ulaşan çocuk o alanda tutku da geliştirecektir.

Reklam

Öbür yandan, bazı durumlarda ilgi alanları ve rol modellerin etkisi yanıltıcı düzeyde çocuklarımızı etkileyebilir. Bu bağlamda, ergenler bile sanat ve spor dallarındaki becerilerini mesleğe çevirmek isteyebiliyorlar. Bu, dikkate alınması gereken bir sorun. Çünkü mevcut ülke şartlarında onların tutkularının bir mesleğe dönüşerek yok olmasını istemeyiz. Tutku ve yetenek her zaman bir para kazanma aracına dönüşmek zorunda değildir. Elbette rekabeti ve tatlı zorlukları seven bir çocuğunuz varsa işler değişebilir. Yine de çoğunlukla oldukları gibi birer tutku olarak kalmasında fayda var. Böylece çocuklarımızın akış halinde yaratma ve üretme kapasitelerini daha fazla destekleriz.

Bir müzisyen ve aynı zamanda bir yazar ve girişimci olan Derek Sivers, bu mevzuya yönelik ders niteliğinde bir yaklaşım sunuyor. İyi para kazanan bazı kişilerin işlerini bırakıp tam zamanlı sanatçı olmak için kendisinden tavsiye istiyorlar. Aynı şekilde tam zamanlı sanatçı olanlar da tavsiye için ona başvuruyorlar. Çünkü sanat icra ederken kendilerine yetecek parayı kazanmakta zorlanıyorlar. Derek Sivers, her iki gruba da aynı tavsiyede bulunuyor: “İyi para kazandığınız bir işiniz olsun ve sanat yapıyorsanız para için değil sevdiğiniz için yapın”. Derek Sivers, tanıdığı en mutlu insanlar hakkında aynı zamanda şu tespiti paylaşıyor: “Ne kadar güzeldir ki, mesleğinden bütün duygusal ihtiyaçlarını karşılamasını beklememek. Ne kadar güzeldir ki, sevdiğiniz işi ondan para kazanma ihtiyacıyla kirletmemek.”

Hayal Dünyası ve Gerçeklik Kıyaslaması

Günümüz çocuk ve gençlerinde, sevdikleri işi yaparak hiç çalışmama gibi bir hayal olduğuna şahit oluyoruz. Çünkü etraflarında gerçekten bunu yapıyor görünen instagram fenomenleri, youtube ve twitch yayıncıları var. Aslında o işlerin de o kadar kolay olmadığını pek bilmiyorlar. Bu yüzden sosyal medya araçlarının da etkisine maruz kalan çocuklarımızın çok daha fazla rehberliğe ihtiyaçları var. Bir noktadan sonra hayali modellerin ötesinde kendi yeteneklerini fark edip o doğrultuda ilerlemeleri daha sağlam mesleki seçimleri beraberinde getirecektir. Ancak yetenek ve tutkunun bir uğraşla ustalaşıncaya kadar meşgul olmanın sonucu olduğunu fark ederek doğru seçimler yapabilirler.

Sonuç olarak, neden onlara istedikleri sahalarda çeşitli deneme fırsatları sunup kendi yeteneklerini keşfedip geliştirmelerine yardımcı olmayalım? Karar verip geliştirmeye değil ama denemeye ne kadar erken başlarlarsa o kadar iyi. Böylece hayatın gerçekleri ile kendi idealleri arasındaki bağı kurmayı o kadar çabuk öğrenirler. Çünkü kendini tanımak, içinde bulunduğumuz dünyayı da keşfetmeyi gerektirir.

Boğaziçi Üniversitesi, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü mezunuyum (2015). Çok yönlü gelişime ve farklı disiplinlerden beslenmenin önemine inanıyorum. Danışanlarıma ve öğrencilerime destek olurken kendi hayatımda da çokça faydasını gördüğüm Mindfulness temelli yaklaşımları ve Kabul ve Karalılık Terapisi (ACT) ile çalışıyorum. Ergen veya yetişkin yaş grubundaki danışanlarımın sosyal-duygusal mesleki ve eğitsel olarak yeni beceriler kazanmasına destek oluyorum. Online psikolojik danışmanlık ve öğrenci koçluğu desteği almak için bana e-mail adresimden ulaşabilirsiniz: [email protected]