Ana Sayfa Geniş Çerçeve Psikiyatriye Kahkahayı Getiren Adam: J.L. Moreno

Psikiyatriye Kahkahayı Getiren Adam: J.L. Moreno

1889 yılının Mayıs ayında Karadeniz’in hırçın sularında bir can dünyaya gelmiş. Ona Jacob Moreno Levy ismi verilmiş. Annesi doğum yaptığında henüz 15 yaşındaymış. Moreno 12 aylıkken çok zayıflamış, hastalık belirtileri göstermiş. Anne yardım için bir çingene kadına başvurmuş. Çingene, Moreno’nun sırtına güneş ile ısınmış kum koyulursa iyileşeceğini söylemiş. Ayrıca Moreno’nun büyüdüğünde müthiş bir insan olacağını ve dünyanın dört bir tarafından insanların onu görmeye geleceğini buyurmuş. Anne Paulina bu öngörüyü kalbinin  derinliklerine işlemiş ve Moreno’yu büyük bir insan olacağı inancı ile yetiştirmiş. Neredeyse bir mesih olacağı inancı. Belki de bu yüzden Moreno, bir kurtarıcıya yaraşır bir doğum hikayesi yazmış kendisine.

Viyana bahçelerinde çocuklarla tanrı ve melekleri oynama cesareti göstermiş. Ben-Tanrı anlayışı içerisinde, yaratıcı ile rol değiştirerek “The Words of The Father” diye bir kitap bile yazmış. Bir de erişkinlikten sonra kendisinin babası/ yaratıcısı olduğu düşüncesine sarılmış ve isimlerinin yerini değiştirerek kendisine Jacob Levy Moreno demiş. 1934’te Amerika vatandaşlığını aldığında ise bunu belgeler ile resmileştirmiş. Aslında sıradan bir çocuk gibi Romanya’ da dünyaya gelen Moreno hiç de sıradan olmayan bir hayat geçirecekmiş.

Moreno’nun ataları ve kariyer tercihi

Moreno’nun ataları İspanyol Musevileri’ymiş. 19.yüzyılın sonlarında İspanya’dan sürülerek  İstanbul’a yerleştirilmişler. Dede ve Baba Moreno’nun hayatının büyük bir kısmı İstanbul’da geçmiş. Kendilerini Musevi asıllı Osmanlı vatandaşı olarak tanımlıyorlarmış. Hayatlarında yer değişikliği yapmaya ihtiyaç duyduklarında Romanya’ya göçmüşler. Baba, Moreno ve annesini çok kısa bir süre sonra terk etmiş. Romanya’dan sonra ise aile, sosyal iklim daha yaşanılır olduğu için Viyana’ya taşınmış. Moreno milliyet kısmına Türk yazarak kayıt olduğu Viyana Üniversite’inde önce felsefe öğrencisi olmuş. Daha sonra alan değiştirerek tıp okumaya devam etmiş. Özellikle Sokrates ve Marx’ın düşüncelerini çok beğenirmiş.

Felsefe/ tıp okumadan önce din adamı mı olsam acaba diye uzun ve ikircikli düşünceler ile boğuşurken: “İlahiyatın başlıca amacı, Tanrı denilen O en üstün varlığı anlamak değil midir? Peki bu ulu varlığın, bu büyülü kaynağın başlıca vasfı nedir, yaratıcılık değil mi? O halde yaratıcı gücü benliğinde taşıyan insan gibi bir varlık çok yakınında dururken, onu uzaklarda aramanın anlamsızlığı ortaya çıkmaktadır” düşüncesiyle, gökten yere, Tanrı’dan insana, bugünün insanına; her bir insanın benliğine inmiş; Tanrıbilimden pozitif bilime geçmiş ve hayatının geri kalanında bilim insanı olma konusunda kararlılık göstermiş. 

Psikodrama tohumları

Moreno henüz tıp öğrencisiyken, Viyana bahçelerinde kukuleta giyer ve çocuklar ile oyun oynar, onlara hikayeler anlatırmış. Yaratıcı drama aktiviteleri yaparmış. Moreno kendi kitabı Who Shall Survive’ da, ona psikodrama fikrini uyandıran iki kardeşin oynadığı oyunu şu şekilde aktarmış:

Altı yaşındaki abi, anneleri rolünde: “Şu yemeği doğru dürüst ye. Mızmızlık etme, şimdi tokadı yersin.”

Küçük kardeş hiddetle: “ Sen çok kötüsün. Çok kötü bir annesin, hep beni döversin. Heinrich(abi)’ e hiç dokunmazsın.”

Küçük çocuk, abinin yardımı ile gerçekte anneye söyleyemediklerini ifade edebilme, kendini rahatlatma ve iyileştirme yeteneği göstermiş. Doğanın tedavi amacı ile çocukları doğal bir şekilde sürüklediği oyun, neden genel bir tedavi yöntemi olarak kullanılmasınmış? Rol almak, rol vermek, oyun oynamak, izlemek, izlenmek; insanın kendini iyi hissetmesinde, iyileşmesinde nasıl kullanılabilir, diye sormuş kendi kendine Moreno ve psikodrama tohumları zihnine serpişivermiş.

Freud ile karşılaşma

1912’de Moreno, Freud’un rüya analizi anlattığı bir derse katılmış. Dersten sonra Freud Moreno’yu işaret ederek, ilgilendiği fikirleri sormuş. “ Şöyle, Dr. Freud, Sizin bıraktığınız yerden başlıyorum. Siz insanlarla ofisinizdeki yapay ortamda buluşuyorsunuz. Ben onlarla sokaklarda, evlerinde; onların doğal ortamlarında buluşuyorum. Siz onların rüyalarını analiz ediyorsunuz. Ben tekrar rüya görme cesareti veriyorum. Siz onları analiz ediyor ve parçalara ayırıyorsunuz. Ben çatışan rollerini canlandırmalarını ve parçaları tekrar bir araya getirmelerine yardımcı oluyorum” demiş.

Moreno, öğrencilik yıllarında Freud’un fikirlerine önem vermiş ve bilim insanı olarak ona saygı duymuş olsa da, temelde psikanalizin dayandığı fikirleri yanlış buluyormuş. Moreno’nun psikanaliz üzerinde en temel eleştirisi psikanalizin negatif yüklü oluşuymuş. Öyle ki, psikanalizde hayatın kaynağını felaketlerle özdeşleştirme, acı ve kötülüğün evrene hükmettiğine dair görüşe olan eğilim, Moreno’yu kendi teorilerini yazmaya itmiş. Moreno’nun psikoterapide yeniliğe ihtiyaç duymasının bir diğer sebebi ise psikanalizin, ruhsal sağaltımda eylemi/hareketi dışarıda bırakmış olmasıymış.

Sözden önce eylem varmış! Pekala sağaltımda da olmalıymış. Ayrıca insanlar dünya üzerinde diğer insanlarla yaşıyorlarmış. Bu sebepten onun felsefesinin merkezinde ilişki yer alıyormuş, kendilik değil. Kimse bir başkası olmadan var olamazmış. Karşılıklı olarak herkes bir birinden sorumluymuş. Herkes birbirinin yaratıcısıymış. Nasıl ebeveynler çocuğu aratıyor ise, çocukta ebeveynleri yaratıyormuş. Bu felsefi nedenle tedavinin de toplumu ve aileyi temsil edecek üyelerin olduğu bir grubun içinde olması daha doğru geliyormuş. Moreno’ya göre terapinin amacı kişilerinin sosyal ilişkiler içindeki değişimleriymiş, bireysel problemlerin analizi değil.  Hatta “Gerçek bir terapötik prosedür, tüm insanlıktan daha az amaca sahip olamaz” bile demiş. 

Sosyometri testi ve spontanite tiyatrosu denemeleri

Yine o dönemlerde Moreno gruplar ile çalışmalar yapmaya başlamış. En kayda değerlerden biri Viyana’daki hayat kadınları ile kendi kendine yardım grupları oluşturmasıymış. Bir diğeri ise hekim olarak görevlendirildiği Mittendorf’ta yer alan mülteci kampıymış. Moreno oradaki ailelerin din, dil, köken ayrımı yapılmaksızın yerleştirildiğini görmüş. Onlara kimlerle komşuluk yapmak istediklerini sormuş. (Bazı kaynaklara göre, buradaki çalışması kamp içindeki çatışmaları azalttığı, bazılarında ise kamp sorumluları tarafından çalışmasının ciddiye alınmadığı yönünde). Moreno, bu sorgulama ile birlikte insanların bazılarının birbirlerini ittiklerinden bazılarınınsa çektiklerinden emin olmuş. Moreno böylelikle, insan ilişkilerini meydana geliş sırasında, canlı iken inceleyen bilim olarak adlandırdığı sosyometrinin temellerini atmış. Kamplarda yaptığı, kimi komşunuz olarak istersiniz kimi istemezsiniz benzeri soruşturmaları, sosyometri testi olarak adlandırmış. Yine aynı zamanlarda içinde bulunduğu tiyatro gruplarında, spontane tiyatro uygulamaları denemeye başlamış. Yani, tiyatro metinleri yerine kişilerin kendi hayatlarından kesitler canlandırdıkları, sözleri ve hareketleri o an sahnede ürettikleri oyunlar oynamaya başlamışlar.

Toplumsal konuları, halk ile çalışmak: Sosyodrama

Ve artık sene 1917. Diplomasını almış ve Moreno artık resmen doktor olmuş.  O sıralar santçıların, yazarların takıldığı Viyana kafelerinde bilinen bir özne haline gelmiş. Birkaç kitap yazmış, makale yayımlamış, derken Avusturya-Macaristan İmparatorluğunda yönetimsel sorunlar baş göstermeye başlamış. Moreno’nun aklına bu konu üzerine bir etkinlik yapmak gelmiş. Sahipleri arkadaşları olan bir Tiyatro salonunu, asıl oyunların sonrasına, akşam saat 10’a kiralamış. Gerçek kralın sahne alacağı vaadinde bulunduğu davetiyeler dağıtmış, ağızdan ağıza söylentiler yaymış. Zamanı geldiğinde, üstünde kral tacı olan kırmızı bir tahtın bulunduğu sahneye çıkıvermiş Moreno. Kendisini kralın soytarısı olarak tanıtmış ve seyircilere kim kral olmak ister diye sormuş. Çok çeşitli tepkiler almış Moreno. Kimileri öfkelenip tiyatroyu terk etmiş. Kimileri bunu bir fırsat bilip kendi politik sloganlarını haykırmış ama kimse sahneye çıkmamış.

Uzaktan başarısızlık gibi görünse de, işlerin beklediği gibi gitmemesi Moreno için harika bir ders olmuş. Sonrasında bol bol düşünmüş, arkadaşları ile tartışmış ve yıllar sonra yaptığı şeyin sosyodrama olduğu kafasına dank etmiş. Sosyodramada çalışılan şey bir kişi değil, grubun kendisiymiş. Pekala toplulukların da bireyler gibi çalışılabilir olduğunu görmüş Moreno. Aslında böylece gelecekte geliştireceği sosyometrinin üç yöntemini de deneyimlemiş olmuş; sosyometri testi, psikodrama ve sosyodrama.

Amerika yolculuğu

Viyana’da ona ve yaptıklarına karşı tutum zamanla düşmanlaşmaya başlamış. Avrupa’da rahat edemez olmuş. Moreno duymuş ki Amerika tam bir özgürlükler ülkesi. Orada yaratıcı fikirlerine yer bulabileceğine inanmış. Bir umut, 1925’te Amerika’ya yola çıkmış Moreno. New York’a vardıktan sonra, doktor lisansına denklik kazandığı iki yıl içerisinde, Amerika’da psikiyatrik tedavilerin kimya ile ilintili olan ilaçlar ve de beyinde yapılan operasyonlar ile mümkün olduğu kanısının ağır bastığını görmek onu üzse de, yolunda yürümeye devam etmiş. Tiyatrolar, dergiler kurmuş; kitaplar yazmış. Hastanelerde, fabrikalarda sosyometri testleri ve psikodrama uygulamaları gerçekleştirmiş. Onunla çalışanlar pek çok fayda sağlamışlar. İnsanlar iyileştikçe ve özgürleştikçe Moreno’nun yöntem ve teorilerine inanç artmış.

Moreno’nun kariyerinin bundan sonrası hep zirveye doğru ivmeliymiş. 1938’de New York’ta Psikodrama Eğitim Enstitüsü açılmış. Üniversitelerde hocalık yapmaya başlamış. New York Üniversitesi tarafından Sosyolojide yardımcı profesörlük bile verilmiş. Grup terapisi ve psikodrama hakkındaki kuramları artık dünyaya yayılıyormuş. 1949’da, geri kalan ömrü boyunca hem aşkı hem de iş arkadaşı olacak olan Zerka ile evlenmiş. Zerka, Moreno’nun keşfettiklerini düzenleme, bir sisteme oturtma, uygulama ve uygulayıcı yetiştirme konusunda çok önemli, yeri doldurulamaz katkılar sağlamış. Moreno artık başarmış. Farklı ülkelerde enstitüler, kongreler, onur ödülleri, yayımlar, radyo programları, müzelerde uygulama atölyeleri, neler neler...

Derken, Moreno’nunki de can. Yıl 1974, o 84 yaşındaymış. Yemeden içmeden kesilmiş, New York’ta kendi evinde hayata gözlerini kapamış. Daha sonra Viyana’ya külleri götürüldüğünde, onuruna dikilen mezar taşında şu sözler yazılıymış

“Sosyometri, grup terapisi, psikodramanın kurucusu

           Psikiyatriye neşe ve kahkaha getiren adam ”

Karp, M. (1998) The Handbook of Psychodrama

Dökmen, Ü. (2003) Sosyometri ve Psikodrama

Şatıroğlu, A. (1999) J.L. Moreno ve Sosyometri Üzerine

https://psikodramatist.com/psikodrama-nedir/