İş hayatında her anımızın mutluluk ve neşeyle geçmeyeceği herkesin kabul edeceği bir gerçek. Fakat en azından üzgün, kaygılı ve gergin olmak da istemeyiz ki, işlerimizi aksatmadan yürütecek enerjimiz olsun. Yine de bazen moralimiz bozuk olur ve çalışmaya devam etmemiz gerekir. Yine de öncelikli olarak mutsuzluğumuz anlamak ve bize verdiği mesajları yoklamakla işe başlayabiliriz.

          Olumsuz duygularımızı genelde hemen çözülmesi ve ortadan kaldırılması gereken bir sorun olarak görürüz. Ancak duygular içsel olarak bize mevcut durumumuzu yoklamak adına çeşitli ipuçları sunar. Mesela üzgün hissederiz ve bu durum hayatımızda bazı şeylerin yolunda gitmediğini gösterir. Bizim üzgün olma halinden kurtulmak yerine o duygunun arka planındaki sorunu çözmeye odaklanmamız daha işlevsel olacaktır. Dahası bizi çalışmaktan alıkoyan duygulardan kaçmak, kötü haberler getirdiği için bu durum haber getiren elçiyi öldürmeye benzer.

          Bu nedenle mutsuzluğu kaçılacak bir sorun olarak görmek yerine avantaja dönüştürmenin yollarını arayabiliriz. Çünkü araştırmalar gösteriyor ki kötü ruh haliyle alakalı iyi haberler de var.

Reklam
  1. Daha güçlü argümanlar üretirsiniz. Olumsuz duygular bizi ilgilenmemiz gereken sorun üzerinde düşünmeye zorlar ve odağımız netleşmeye başlar. Bilişsel olarak hatalı yargılara varma ihtimalimizi düşürür. Böylece iletişimsel bir soruna yönelik daha ikna edici olma şansınız artar.
  2. Hafızanız iyileşir. Bir araştırma, müşterilerin morallerini bozacak soğuk ve kasvetli havalarda ılık ve güneşli günlere göre mağazanın içinde yaşadığı olayları daha iyi hatırladıklarını gösteriyor. Aynı zamanda iyi bir ruh hali içinde olmadığımızda yanıltıcı bilgilerle hatıralarımızı bozma olasılığımız daha düşük hale geliyor.
  3. Azmetmeye teşvik eder. En başarılı öğrencilere baktığınızda genelde en mutlu kişiler olmadıklarını hemen anlarsınız. Zaten mevcut hayatında her şey yolunda olan biri neden çaba göstersin ki? Bir araştırmaya göre bu doğrulanmış. Daha üzgün hisseden kişiler neşeli kişilerle kıyaslanınca akademik testlerde daha fazla soru cevaplıyor ve daha fazla doğru cevap elde ediyorlar.
  4. Daha nazik ve ihtiyatlı kılar. İnsanlar olumsuz ruh halinde daha fazla tetiktedirler. Sosyal olarak kabul edilmeyecek davranışlardan kaçınırlar ve daha uyumlu bir tutum sergilerler. Kendimizi harika hissettiğimizde fazla atılgan olabiliriz ve iletişimsel olarak karşı tarafı düşünmeden benliğimize öncelik verme hatasına düşebiliriz.
  5. Adalet duygunuzu pekiştirir. Duygusal olarak kendimizi kötü hissettiğimiz zamanlar adalet odağımız daha fazla kendini gösterir. Adil olmayan teklifleri reddetme eğilimimiz güçlenir.

          Olumsuz ruh halini avantaja çevirmenin yanı sıra moralimiz bozukken de yapmamız gereken işler olacaktır. Girişimci, müzisyen ve yazar Derek Sivers, bu durumda kaldığı zamanlarda çalışmayı nasıl sürdürebildiğini şöyle açıklıyor:

          “Şu an bedenimde ya da zihnimde yanlış olan nedir?” diye soruyorum kendime. Herhangi bir şekilde harekete geçmeden sadece gözlem yapıyorum. Kendimi önceleyerek standartlarımı üst düzeye çıkartıyorum ve “İşte Bu!” demediğim her şeye “Hayır!” diyorum. Hedefime odaklanıyorum ve değerlerimi hatırlıyorum. Ve sorumlu olduğum görevi, duyguma rağmen yerine getiriyorum.

Boğaziçi Üniversitesi, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü mezunuyum (2015). Çok yönlü gelişime ve farklı disiplinlerden beslenmenin önemine inanıyorum. Danışanlarıma ve öğrencilerime destek olurken kendi hayatımda da çokça faydasını gördüğüm Mindfulness temelli yaklaşımları ve Kabul ve Karalılık Terapisi (ACT) ile çalışıyorum. Ergen veya yetişkin yaş grubundaki danışanlarımın sosyal-duygusal mesleki ve eğitsel olarak yeni beceriler kazanmasına destek oluyorum. Online psikolojik danışmanlık ve öğrenci koçluğu desteği almak için bana e-mail adresimden ulaşabilirsiniz: [email protected]