Tükenmişlik sendromu duygusal bir yorgunluğu, hayattan kopuş hissini ve üretememe halini çağrıştıran bir kavram. Kendinizi çaresiz, bitkin, kitlenmiş, kaygı ve utanç duygularıyla boğuşurken bulursunuz. Tamamen kişinin içsel dünyasıyla alakalı olduğu için başkalarının anlamasını da pek bekleyemeyiz. Dahası, kendiniz bile durumun farkında değilken hayatınız alt üst olmuş gibi gelmeye başlar.

          Tükenmişlik durumunun pek çok nedeni olabilir: İş yerinizdeki can sıkıcı bir kişi, dengesiz bir çalışma planı, toksik bir iş kültürü, belirsiz iş tanımları, hiç takdir almamak, aşırı zorlayıcı bir görevle uğraşmak ya da hedefleriniz doğrultusunda bir ilerleme sağlayamamak. Bu duygusal sarmaldan çıkmanın temel yolu ise içimizde tükenen boşluğu tespit edip doldurmaktır. Çünkü belli bir sınıra gelmiş bitkinliğin yarattığı ruh hali, zorlayıcı duygularımızı çok çabuk tetikleyebilir. Kırılganlığın eşiğinde her an solmaya yüz tutan bir çiçek gibi hissederiz.

Tükenmişlik Halinin Farkına Varmak

          Tükenmişlik daha genel bir ifadeyle iş yerindeki stresi yönetemeyecek hale gelmemizdir. Pandemi sürecinde bu rahatsızlık, daha çok dikkat çekmeye başladı. Dünya Sağlık Örgütü bu rahatsızlığın tanımını değiştirdi ve buna göre tükenmişlik sendromunun 3 üç belirtisi var:

Reklam
  1. Enerji yokluğu; kolunu bile kaldıramayacak hale gelmek,
  2. İşe karşı soğuklaşmak; ayağı geri geri gitmek,
  3. Kendini beceriksiz ve yetersiz hissetmek.

          Bu belirtileri gösterdiğinizi düşünüyorsanız risk altında olabilirsiniz. Tükenmişlik halini hafta sonu tatilleriyle geçiştirme beklentisi durumu daha da vahim hale getirebilir. Başlarda kabul etmesi zor gelse de ne kadar çabuk inkâr evresini aşarsanız o kadar çabuk iyileşmeye yaklaşırsınız. Mimlenmek ve işten atılmak korkusundan dolayı iş yerinde dile getirmenin zor olduğu bir durum tükenmişlik. Bundan dolayı barındırdığı risk çok daha büyük. Farkında olup kendi sağlını öncelemek maalesef çalışanlar için hala cesaret isteyen bir mesele.

          Tükenmişlik sendromu vücutta belli sinyallerle kendini göstermeye çalışır. Fizyolojik bir sorun olmamasına rağmen stresle yüklenen bedenimiz baş ve kas ağrılarıyla bizi adeta uyarır. Kronik hale gelen stres bağışıklık sistemimizi sarsıcı bir şekilde etkiler. Bundan dolayı hastalıklara daha açık hale geliriz. Stresle baş başa kaldığımızda bedenimiz kaç-savaş tepkisi için kullanmamız gereken bir enerji üretir. Fakat iş yerinde savaşacak bir düşman ya da kaçacak bir yer yoktur. Dolayısıyla vücudumuzda biriken stres hormonları bizi adeta tüketir.  

Tükenmişliği Çözerken Nasıl Yaklaşmalı?

          Çözüm olarak önerebileceğimiz temel yaklaşım, işe olabildiğince uzun bir ara vermek ve mahrum kaldığımız sosyal bağlara geri dönmektir. Kulağa ne kadar zor geldiğinin farkındayım. Zaten bunu tek başına gerçekleştirmek mümkün değil. Bu yüzden şirketlerin de bu tükenmişlik krizinin farkında bir iklim yaratma zorunluluğu var artık. Yine de aile hekiminize gitmekle işe başlayabilirsiniz. Sonrasında psikolojik bir destekle durumun farkına varmak gerekiyor. Ardından olabildiğince çabuk bir şekilde mevcut durumu kabullenmekle devam edebilirsiniz.

          İş yerine dönme kararını alırken çalışma plan ve takvimini esnetmeniz, tükenmişlik tuzağına bir daha yakalanmanızı önleyecektir. Elbette bütün bunları ideal düzeyde hayata geçirebilmek için sağlık sistemi ve şirket kültürünün gözden geçirilmesi ve gerekli reformların gerçekleştirilmesi birincil temennimiz.

          Tükenmişlik hala karikatürize edilmesine rağmen tıbbi olarak tanımlanan bir rahatsızlıktır. Maalesef patronunuza, “Tükenmişlik sendromundayım!” dediğinizde, sizi ciddiye alma ihtimali hala oldukça düşük. Ancak medikal bir tanıyla beraber rapora dökerseniz, yasal boyutta ihtiyacınız olan süre için izin kullanma şansına kavuşabilirsiniz.

          Sonuç olarak, şirketlerde mental farkındalık düzeyinin artması gerekiyor. Bu gibi rahatsızlıkları iyileştirmenin ve dahası önlemenin mümkün olduğu bilincine ulaşmalıyız. Bundan da öte kendimize şefkat göstermeyi öğrenirsek, bu rahatsızlığın bizim suçumuz olmadığını kabullenerek iyileşme sürecimizi daha erken başlatabiliriz.