Yaşamsal (soft) beceriler teknik (hard) becerilerin yerini almış görünüyor. Aslında iş dünyasının beklenti ve büyüme hızına bağlı olarak sosyal ve duygusal bağışıklığımızı ve uyum sağlama yeteneğimizi geliştirme ihtiyacımız arttı. Buna bağlı olarak teknik bir beceriyi geliştirmek iş dünyasında tutunmak için yeterli olmadığı anlaşıldı. Daha karmaşık bir organizmik bir yapının içerisinde bizi hayatta tutacak yeni becerilere ihtiyacımız var. Bunları kazanmak için de belli düşünce yapılarını benimsiyoruz. Gelin beraber bunları inceleyelim.

Yansıtıcı Düşünmenin Gücünü Keşfedin

Yaşamsal becerilerin teknik beceri gelişimini bileşik olarak katlayan bir etkiye sahiptir. İnsanın öğrendikleri üzerinde düşünmesi, hatalarını gözden geçirmesi ve öğrendiklerini kalıcı hale getirmek adına kendi özüne odaklanması fark yaratır.

Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, IT stajyerlerinden öğrendikleri dersleri günde sadece 15 dk. yazarak ve düşünerek sezgilerini ortaya çıkarmaya yönelik bir çalışma yapmalarını istiyorlar. Kontrol grubundaki stajyerler ise aynı süreçte mesleki/teknik beceri geliştirmeye odaklanıyorlar. Yalnızca 11 günün ardından iki grubu karşılaştıran araştırmacı Francesca Gino, deneyimlerini yazan ve üzerine düşünen grubun diğerlerinden %23 daha iyi performans sergilediğini keşfediyorlar.

Reklam

Üniversitede B Alan Öğrenci Olun

Teknik becerilere odaklanan kişileri her daim üniversitede bütün notları A olan kişilere benzetebiliriz. Ancak okulda A notları alan kişilerin iş hayatlarında aynı oranda başarı sergileyemediğine dair araştırmalar var. Mimarlar arasında yapılan bir araştırmada okulda ortalama B alan kişilerin A alanlardan daha yaratıcı işler çıkardığını keşfetmişler. Çünkü A’lık öğrenciler genelde risk almaz ve geleneksel düşünme metotlarına uyum sağlarlar. Okuldaki işleyiş içinde hocalar da geleneksel ölçme yöntemleri kullandığı için bu öğrenciler beklenen sorumlulukları sorgulamadan kabul ederler. İş hayatının beklentilerini karşılamaktan oldukça uzak olan bu düzene uyum sağlayarak “başarılı” olurlar. B’lik öğrenciler ise yeniden ve yenilikçi düşünmeye daha açık olurlar. Eğitim araştırmacısı Karen Arnold “Okul birincilerinin geleceğin vizyonerleri olma olasılığı pek yüksek değildir. Onlar genelde sistemi yerinden oynatmaktansa, sistemin içine dâhil olmayı tercih ederler.” diyor.

Yanılmaktan Sevinç Duyun

Teknik becerileri yaşamsal becerilerle taçlandırmanın başka bir yolu da yanılmanın güzelliğini keşfetmektir. Daniel Kahneman, bir araştırmayı incelediğinde önceki bir fikrinde yanılmış olduğunu fark eder. Bu duruma aldırış etmiyor gibi hatta dahası seviniyor görünmesine ünlü yazar Adam Grant kitabında çok şaşırdığını anlatır. Bu tutumunu anlamak için ona sorar ve cevabı yanılmanın getirdiği sevinçle artık daha az yanılıyor olacağı içindir. Bunu nasıl başardığını sorunca da, inanışlarını kimliğinin bir parçası haline getirmediği için bu sevinci yaşayabildiğini söyler. “Birlikte çalıştığım insanları çılgına çeviren bir hızla fikir değiştiriyorum. Benim fikirlerime olan bağlılığım tamamen geçicidir. Onlara koşulsuz bir sevgi ile yaklaşmıyorum.”

Yine, önemli bir iş insanı olan ve yatırım şirketi Bridgewater’ın kurucusu Ray Dalio “Eğer geçmişine dönüp baktığında, ‘Vay be, bir yıl önce ne kadar da aptalmışım’ demiyorsan, son bir yıl içinde pek de bir şey öğrenmemişsin demektir.” diyor. Teknik beceriler konusunda ne kadar hızlı bir ilerleyiş sergilesek hiçbirimiz geçen sene öğrendiği bir programdan dolayı kendine aptal demez. Ray Dalio’nun bahsettiği yaşamsal becerileri geliştirmek. Bu da sürekli yenilenmeyi ve iletişimsel, sosyal, içsel ve duygusal olarak gelişim kat etmeyi gerektiriyor.

Sonuç: Genetik Değişim > Biyolojik Adaptasyon

Tayland’da deniz avcılığıyla geçinen Moken halkı su altında daha iyi görecek şekilde biyolojik bir adaptasyon geçirmişlerdir. Genetik bir değişim olmamakla beraber küçükten aldıkları eğitimle Moken çocukları Avrupalı yaşıtlarına göre su altında iki kat daha iyi görürler. Ancak bu herkesin pratikle öğrenebileceği teknik bir beceridir. Nitekim bilim insanları İşviçreli çocukları su altında bulunan kartların üzerindeki desenleri inceledikleri 11 derslik bir eğitime tabi tuttuklarında, Moken çocuklarının aynı beceri düzeyine ulaşabiliyorlar.

Yaşamsal beceriler genetik bir değişim gibidir, teknik beceriler ise -su altı görebilme gibi- biyolojik bir adaptasyondur. Yaşamsal becerilerini bilgelik elde etme süreci olarak ele alabiliriz. Bunları kazandıkça çalışma arkadaşlarımıza, ailemize ve en önemlisi de çocuklarımıza model oluruz. Böylece kökten bir müdahaleyle genetik değişimin mirasını nesiller boyu aktarmanın huzurunu şimdiden hissetmeye başlayabiliriz.

Boğaziçi Üniversitesi, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü mezunuyum (2015). Çok yönlü gelişime ve farklı disiplinlerden beslenmenin önemine inanıyorum. Danışanlarıma ve öğrencilerime destek olurken kendi hayatımda da çokça faydasını gördüğüm Mindfulness temelli yaklaşımları ve Kabul ve Karalılık Terapisi (ACT) ile çalışıyorum. Ergen veya yetişkin yaş grubundaki danışanlarımın sosyal-duygusal mesleki ve eğitsel olarak yeni beceriler kazanmasına destek oluyorum. Online psikolojik danışmanlık ve öğrenci koçluğu desteği almak için bana e-mail adresimden ulaşabilirsiniz: [email protected]