Playful creative people having fun on a break at casual office while man on a chair is pretending to be a superman. Blurred motion.

         “Oyun kavramının tersi çalışmak değil depresyondur.” (Viola Spolin)

         Yakın tarihin önemli toplum bilimcilerinden Ervin Goffman’a göre, herkes iş ve sosyal hayatının genelinde tıpkı bir tiyatro oyuncusu gibi sahneye çıkıp kendisine yüklenen çeşitli rollari oynamakla yükümlüdür. Bunu istisnasız hepimiz yaparız. Toplumsal olarak kabul gören davranışları ve bizden beklenenleri icra eder ve böylece diğer insanları etkilemeye çalışırız. Sahne arkasında farklı bir insan olabiliriz, ancak sahne önüne çıkarken hazırlık yapar ve rolümüzü oynamaya devam ederiz. Goffman’a göre benlik spontane bir şekilde değil toplumsal normlarla sınırlı bir kalıba göre sunulur.

         Günümüz kişisel gelişim gurularının sıkça verdiği mesajlardan biri spontane olmaktır. Ancak bu sanıldığı kadar kolay olmayabilir. Benliğimizin rollerden ibaret olduğunu fark etmek yine de özgürleşitiricidir. Yeni rollere bürünmek ve potansiyelimizi ortaya sermek, oynadığımız oyunları fark ederek onlara kendi ürettiklerimizi de dahil etmeyi öğrenmek hayatımızı radikal değişimler getirebilir. Peki, özellikle iş hayatına oyuncu bir gözle bakarak nasıl daha başarılı olabiliriz?

Reklam

Hayal Gücünün Sınırlarını Zorla

         Yapılan bir çalışmada, MIT öğrencilerini standart bir görme testine alıyorlar. Sonrasında bu öğrencilerden uçuş simülatörü kullanarak bir “pilota dönüşmeleri” isteniyor. Çünkü hava kuvvetleri pilotlarının çok iyi görme yeteneğine sahip olmaları beklenir. Katılımcıları atmosfere sokmak için pilot gibi bile giydiriyor ve görüş kaliteleri artacak mı diye bir ölçüme tabi tutuyorlar. İlginç bir şekilde, simülatöre giren katılımcıların %40 o esnada görüş testinde daha başarılı bir performans sergiliyor. Kontrol grubunda ise herhangi bir değişim gözlenmiyor. Yeteneklerimizin çok altında bir performans gösteriyor olduğumuza ilişkin ilginç bir araştırma bu. Temel duyu becerilerimizin yanı sıra potansiyel yeteneklerimizi tam performans kullanabilmek için hayal gücümüzden faydalanmaya ve kendimizi farklı bir role kaptırmaya ihtiyacımız olabilir.

Başka Perspektiflerden Faydalan

         İçsel kalabalıkların bilgeliği hipotezine göre yapılan bir çalışmada, insanlara tahmin yürütmeleri istenen sorular yöneltiliyor. Aynı soruya iki tahmin yapmaları istendiğinde bu tahminlerin ortalamasının, tahminlerin her birinden daha isabetli olduğu ortaya çıkıyor. Dahası başka bir araştırmada, katılımcıların yarısından ikinci tahminini, ilkinin hemen ardından; diğer yarısından ise üç hafta sonra yapmaları isteniyor. Sonuç olarak, üç hafta arayla iki tahmin yapan katılımcıların tahmin ortalaması, üst üste tahmin yapanlara göre daha isabetli çıkıyor. Üst üste yapanların ortalaması tahminlerin her birinden %6 daha isabetliyken, üç hafta aralıklı yapanların %16 daha isabetli tahminler yaptığı tespit ediliyor. Çünkü üç haftalık boşluk başka biri olarak tekrar akıl yürütmemizi sağlıyor.

         Başka bir araştırma, bu hipotezi daha da ilginç hale getiriyor. Buna göre, katılımcılar yine iki tahmin yapıyorlar. Ancak ikinci tahminin, fikrine karşı durdukları birinden geldiğini hayal etmeleri isteniyor. Yani bir tahminle diğer tahmin birbirine oldukça zıt perspektiflerden besleniyor olmalı. İlginç bir şekilde, bu zıtlık ortalamada daha iyi tahminler yaratıyor. Bu uyuşmazlıktan çıkan tahminlerin ortalaması bireysel tahminlerden daha isabetli çıkıyor. Bu çalışmadan hareketle, yanılabileceğimiz ihtimalini düşünerek zihni daha açık hale getirmek hayatta da daha isabetli seçimler yapmamızı sağlayabilir. Kendiniz olmayı bırakarak içsel kalabalıkların rolüne girmek zihnimizi yeni olasılıklara açabilir.

Alter Ego Yaratarak Zihnini Genişlet

         Alter ego yaratarak kendi baskın kişiliğimizin tersine bir persona edinmek sınırlarımızı zorlamanın etkili bir yolu olabilir. Mesela, mükemmeliyetçilik baskın bir kişilik özelliğinizse, tam tersi hata yapmayı umursamayan, yargılanmaktan çekinmeden ve diğer insanların ne dediğini umursamadan yeni deneyimlerin peşinde koşan bir alt benlik yaratın ve ona bir ad verin, Tomris olsun. Kendinizde mükemmeliyetçiliğe dair bir durum fark ettiğiniz anlarda, şunu sorgulayın: “Şu durumda Tomris olsa ne yapardı?” ve gözünüzde canlandırmaya başlayın. “Yeterince iyi yapamayacağı” veya “içinden gelmediği” için ertelemek yerine neler yapıyor olurdu? Ayrıca, cevapları sadece hayal etmenin de ötesinde bir kağıda dökmek rol yapmanın etkisini artırabilir. Bir alter ego yaratın ve hayatınızda kendi potansiyelinizi ortaya serecek bir oyun oynayın.

Kaynakça

  • Alter, Adam (2023). Anatomy of a Breakthrough: How to Get Unstuck When It Matters Most.
  • Goffman, Ervin (2020). Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu.
  • Langer, Ellen J. (2023). The Mindful Body: Thinking Our Way to Chronic Health.
  • Larkin, Brett (2023). Yoga Life: Habit, Poses, and Breathwork to Channel Joy Amidst the Chaos.
  • Tarhan, Koray (2013). Doğaçlama için Elkitabı.

CEVAP VER

Yorum yapmak isteyebilirsiniz.
Lütfen isminizi buraya giriniz