Yapacağımız işlerin yoğunluğu gözümüzde büyür ve bazen baş etmesi zor hale gelir. Bundan dolayı işlerin yetişmeyeceğine dair bir kaygıya kapılırız. Zihnimizdeki kaos halini anlamlı bir düzene sokmaya ihtiyacımız olabilir. Bunu nasıl başarabileceğimizden önce gelin bu kaygının kökenini anlamakla yola çıkalım.

          İşler bir dağ yığını gibi olduğunda tehdit altında hissederiz. Bir türlü işimize başlayamayız ve beynimiz adeta donakalır. Bazen asıl işlerimiz yerine bu stresten kaçmak amacıyla alakasız şeylerle zamanımızı öldürürüz. Daha kötüsü kendi duygu ve düşüncelerimizle savaşa girerek ne kadar verimsiz bir gün geçirmiş olduğumuz üzerine hayıflanır ve kendimizi hırpalarcasına suçlarız. Bütün bunların işlevsel bir yaklaşım olmadığı belirgin olsa da kendimizi bu stres sarmalına soktuğumuzu fark etmek zordur. Bir kere farkındalık kazandığımızda ise yapılacak işlerden birini seçip başlamak zamanımızın kontrolünü tekrar elimize almamıza yardımcı olur.

          Çoğu zaman yapacağımız işlere öyle ağır anlamlar yükleriz ki duygusal olarak yorgun düşeriz. O işi mükemmel yapma isteği ertelemeyi beraberinde getirir. Çünkü başkalarının onayını alamayacağımıza dair zorlayıcı düşünceler bizi aşırı kaygıyla baş başa bırakır. İşleri yetiştirememe kaygısı da genelde bu duygusal çıkmazla ilişkilidir.

Reklam

          Ancak mükemmeliyetçi kaygıya rağmen, mindfulness (bilinçli farkındalık) teknikleri değerlerimizle bağ kurmamıza yardımcı olabilir. Çünkü o anlarda otomatik olarak ortaya çıkan zorlayıcı düşünceler zihnimizi esaret altına alır ve çaresiz hissederiz. Bir anda zihnimizin bize “mükemmeliyetçilik” hikâyesini anlattığını fark ederiz. Bu hikâyeden kendimizi ayırdığımızda ise artık değerlerimize uygun seçimler yapabilecek güce sahip oluruz. Bizim için önemli olan gerçekten “mükemmel” bir iş ortaya koymak mı? Yoksa kendimize şefkat göstererek işlerimizi yeterince iyi ve zamanında tamamlamak mı? Bu sorunun cevabıyla beraber artık teknik boyutta çözüm arayışına geçebiliriz.

1) Pomoakış Yöntemi

          Kişinin bir işi yaparken tamamen içine girmesi anlamına gelen akış hali üretkenlik ve düzen isteyen zihnimizdeki kaos açısından bize ciddi bir avantaj sağlar. Fakat bu akışı yakalamanın ön koşulu olarak birkaç ufak adım atmak gerekir. Bunun için bize Pomodoro tekniği yardımcı olacaktır. Böylece pomodoro tekniği ve akış halini sentezleyebileceğimiz bir yöntemle mükemmellik arayışından kaynaklı zaman/enerji kaybını önleyebiliriz.

          Pomodoro tekniğine göre 25 dk. çalışıp 5 dk. ara veririz. Bunu 4 defa yaptığımızda bir pomodoroyu tamamlamış oluruz. Fakat pomodoro tekniği zorlayıcı ve karmaşık işlerde kullandığımızda verimli sonuç vermeyebilir. Bunun tam tersi sayabileceğimiz “akış hali”nde ise zihnimiz yokuşu zorla çıkan bisikletin tepeden aşağı hızla inmesi gibi bir çalışma moduna girer. Bu noktada pomodoroya ihtiyaç hissetmeyiz, çünkü artık zaman bizim için akıp gitmektedir. Bu iki tekniği yapacağımız işe ve psikolojik durumumuza göre dönüşümlü olarak kullanabiliriz. Başlamayı kolaylaştırmak adına pomodoroyu kullanırız. Bir süre sonra akış haline girdiğimizde devre dışı bırakırız. Mola sonrasında işe dönmenin zor olduğu senaryoda pomodoroyu tekrar devreye alabiliriz.

2) Dönüşümlü Çalışma Yöntemi

          Yapacağımız işler arasında geçiş yapmak da bize yardımcı olabilir. Bazen bir işle uğraşırken tıkanırız ve akış halinin bozulduğunu fark ederiz. Bu durumlarda, diğer projelerimizden birine yöneldiğimizde yaratıcı ve üretken bir akış halini tekrar yakalayabiliriz. Ayrıca bazı işlerimizi günlere/haftalara/aylara böldüğümüzde, sıkıcı hale gelmeden işlerimizi birbirine paralel bir şekilde bitirebiliriz. Böylece, işlerimiz tıkanma noktasına geldiğinde ortaya çıkacak muhtemel kaygı halinden kurtulmak için başka bir göreve geçiş yaparak tekrar akışa girebiliriz. Ayrıca dönüşümlü çalışarak zaman yönetiminin yanı sıra çok yönlü kişiliğimizi de güçlendirebiliriz.

          Yine de, bazı işleri başladığımız gibi bölmeden bitirmek gerektiğini düşünüyorsanız, bu teknik sizi huzursuz edebilir. Bu da gayet normal ve literatürdeki ismi ise Zeigarnik Etkisi. Buna göre, yarım kalan işler biz onları bitirinceye kadar zihnimizi meşgul etmeye devam eder. Bu durumda diğer işlerimize odaklanmakta zorlanırız. Ancak bu etkinin üzerimizdeki gücünü zayıflatabiliriz. Bir araştırmaya göre, yarım bıraktığımız işi ne zaman ve nasıl tamamlayacağımıza dair plana oturtmak bu etkinin panzehiri olabilir. Sonuç olarak içimizdeki kaos dışımızdaki planlama ile düzene girecektir.

Boğaziçi Üniversitesi, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü mezunuyum (2015). Çok yönlü gelişime ve farklı disiplinlerden beslenmenin önemine inanıyorum. Danışanlarıma ve öğrencilerime destek olurken kendi hayatımda da çokça faydasını gördüğüm Mindfulness temelli yaklaşımları ve Kabul ve Karalılık Terapisi (ACT) ile çalışıyorum. Ergen veya yetişkin yaş grubundaki danışanlarımın sosyal-duygusal mesleki ve eğitsel olarak yeni beceriler kazanmasına destek oluyorum. Online psikolojik danışmanlık ve öğrenci koçluğu desteği almak için bana e-mail adresimden ulaşabilirsiniz: [email protected]