Jung, üstadım dediği Freud’dan ayrılıp kendi ekolü olan analitik psikolojiyi kurduğu süre boyunca psikoloji literatürüne bir çok yeni kavram kazandırmıştır. Bunlardan biri; insanları, kişiliklerinde öne çıkan tutum ve algılama desenlerine göre sınıflandırma çabasıydı. Freud’un haz için dış dünyaya yönlendirilmiş libido enerjisi ile Adler’in, kişilerin kendini gerçekleştirmeye yönelmiş hayat enerjisini dengelemek istemiştir. Böylelikle sınıflandırması kişiliklerin içe dönük veya dışa dönük olmak üzere iki tutum içermektedir. İnsanların nasıl algılayıp anlandırdıklarını ise dört temel işleve dayandırmıştır. Bunlar; duyum, sezgi, düşünme ve hissetmektir. İki tutumu dört işleve dağıtmış böylelikle sekiz tip kişilik belirtmiştir. Bireysel farklılıklar kişide bu iki tutum ve dört temel işlevden hangilerinin baskın olduğuna göre oluşmaktadır.

Dışa dönüklük tahmin edildiği gibi ilgisini ve yaşam enerjisini dünyaya yönlendirme tutumunu ifade eder. Adaptasyon ve tepkiler ortak değerlere, nesnelere, olasılıklara göre şekillenir. Yani yaşam enerjisi dışsal koşullara yönelmiştir. İçe dönüklük ise ilginin içsel dünyaya yönelmesini tarif eder. Nesnelerin dünyasını değersizleştirmeye yatkındır. Dışa dönüklüğün patolojisi depresyon, içe dönüklüğün patolojisi ise duygusal yalıtım ile bağdaşlaştırılmıştır. Yani işler yolunda gitmediğinde dışa dönük tipler mutsuzluğu, hareketsizlik, umutsuzluk yaşamaya meyillidir. İçe dönükler ise hissizleşmeye. Bunlar savunma mekanizması denilen patolojiyi oluşturan davranış kalıplarıdır.

Jung kimsenin tamamen içe dönük ya da dışa dönük olmadığını vurgular. Tutumlardan birisi kişilerde daha baskındır. Ayrıca bilinçli davranış içe dönük ise bilinçdışı kısım dışa dönük hareket etmeyi arzulamaktadır. Ve de tam tersi. Bu yüzden çevremizde sessiz bulduğumuz kişilerin bazen çok şey paylaştıkları dönemler olduğunu ya da hep enerji saçan birilerinin bazen sessizleştiği, bir süreliğine sosyal yaşamdan çekildiği dönemlere tanıklık ederiz.

Reklam

Kişiliğin dört işlevi

Jung işlevleri insanların bilgiyi nasıl topladıkları veya algıladıkları ve bilgiye nasıl karar verdiklerine göre birbirinin zıttı çiftler olarak oluşturmuştur. İşlevlerden sezgi ve duyu ile duygu ve düşünce birbirlerini zıt yeteneklerdir.

Algılamanın iki yolu vardır duyum ve sezgi. Duyum beş duyu kanalıyla algılamayı, sezgi geçmiş ve gelecek yaşantılarla ilgili anlam ve ilişki arayışıdır.

Diğer taraftaki zıt işlevler ise yargılamayla ilgilidir. Birisi mantık ve objektif analizler yoluyla sonuca varmayı sağlayan düşünme, diğeri de kişisel inançlar, değerler ve duygular ile karar vermeyi sağlayan hissetmektir.

Jung’a göre bilinç gerçeklikle karşılaşmanın ve onu değerlendirmenin hem rasyonel hem de irrasyonel süreçlerin bir ürünüdür. Sezgiselliği ve duyumsamayı irrasyonel; düşünce (objektif) ve hissetme (subjektif) ise rasyonel bilgi toplama ve karar verme araçları olarak anlamıştır.

İnsanlar bu işlevlerden bir tanesini daha öncelikli olarak kullanırlar. Bunu tercih etmiş değildirler. Kişiler bir işleve yatkın doğar, o yönde gelişerek yaşamlarına devam ederler. Kişiliklerde diğer özellikleri de barındırır fakat tercih etmezler. Kişilerde ikinci bir yardımcı işlev vardır. Bilinçdışı açığı kapatmak üzere ikincil fonksiyonu güçlü kılar. İkincil fonksiyon gölgenin bir parçasıdır.

Duyular bize bir şeyin varlığını işaret eder; düşünce bize bu şeyin ne olduğunu anlatır; hissetme bu şeyin bizim için iyi ya da kötü olduğunu bildirir; sezgi ise bu şeyin nereden gelip nereye gittiğini fark etmemizi sağlar.

8 tip kişilik

İçe dönük ve dışa dönük iki tutum kişiliğin dört işlevine dağıtıldığında 8 adet kişilik tipi ortaya çıkmakta demiştik:

1)İçedönük düşünen tip: Bağımsız, fikirlerden etkilenen, bir kaç kişi hariç yakın ilişkilere karşı çekimser.

2)Dışa dönük düşünen tip: İlkeli, idealist, rasyonel, objektif, duygular geride.

3)İçedönük duygusal tip: Sempatik, başkalarının memnuniyeti önemli, başkalarına bağlı olabilen yine de duygularını paylaşmakta çekimser.

4)Dışa dönük duygusal tip: Adaptasyonu kuvvetli, dış dünya ile iletişimi kuvvetli, duyguları yüzeysel.

5)İçe dönük sezgisel tip: Mistik, hayalperest, sanatçı.

6)Dışa dönük sezgisel tip: Girişimci, yüksek sosyal özgüven, dost canlısı, bazen sorumsuz.

7)İçe dönük duyusal tip: Sakin, pasif, kontrolcü ve kontrol etmeye meyilli.

8)Dışa dönük duyusal tip: Gerçekçi, nesnel, dost canlısı.

Tabii ki bu özellikler herkeste vardır. Sezgisel bir kişinin duyu organları yok değildir. Önde olan tutum ve işlevler kişiden kişiye değişmektedir. Bu sınıflandırma, dünyayı algılayış ve adaptasyon süreçleriyle insanları anlamayı kolaylaştırma ve bir düzen çalışmasıdır.

Bununla birlikte insanları sekiz kategoriye yerleştirmek de mümkün değildir. Jung’un tiplerle kastettiği şey aynı kategoride bulunan bireyler tamamen aynı özelliklere sahip olduğu değildir. Benzer özelliklere farklı seviyelerde sahip olduklarıdır.