“Farklı şeylere aynı şekilde davranmak, aynı şeylere farklı şekilde davranmak kadar eşitsizlik yaratabilir.” (Kimberle Crenshaw)
Kültürel olarak kendimizi değişime ve etkilenmeye açtığımızda ne gibi gelişmeler kat ettiğimizi pek çoğumuz fark etmiştir. Öğrencilik hayatında Erasmus’a gidip kültürel olarak farklılaşan veya uluslararası bir şirkette alışılmadık fikir ve uygulamalarla karşılan herkes bu deneyimlerini ufuk açıcı olarak nitelendirir. Çünkü farklılıklarla karşılaşmak alışkanlıkları kırmak için bir avantaj sağlar. Bunu özellikle iş hayatında gözlemleyebiliriz. Çeşitliliği önemseyen kurumlar hep önlerdeyken kendini değişime adapte edemeyip alışkanlıklarına saplanan şirketler unutulup gitmektedir. Peki çeşitlilik iş dünyası için neden bu kadar önemli?
Toplumsal Cinsiyet ve Çeşitlilik
Öncelikle çeşitlilik konusunda hala çok fazla farkındalık sahibi olmadığımızı vurgulayarak başlayalım. Üzerine eğilmediğimiz sürece önyargı ve yanlı düşüncelerimiz zihnimizin temel alışkanlıkları olarak hakimiyet kurma eğilimindedir. Pek çok kişi cinsiyet eşitliğine inandığını söylese de uygulamada farkında olmadığı davranışlar sergileyebiliyor.
Bunu destekleyen bir araştırmada, katılımcılardan laboratuvar müdürü seçmek için çeşitli CV’leri incelemeleri isteniyor. Aynı zamanda bu katılımcılara doğru adayı seçip hak ettiğini düşündükleri maaşı belirleme görevi veriliyor. Elbette CV’lerin hepsi sahte ve katılımcıların toplumsal cinsiyet yanlılığını ölçmek amacıyla birebir aynı sunuluyor. Bu aynı CV’leri yalnızca başına kadın veya erkek ismi yazarak veriyorlar. Diğer her şey aynı olmasına rağmen yalnızca cinsiyetine bakarak erkek adayların hem daha fazla seçilmesine hem de daha yüksek ücretlere layık olduğuna karar veriliyor. Dahası ilginç bir şekilde, bu değerlendirmeyi yapanlar sadece erkekler değil, kadınlar da aynı oranda erkek adayları daha olumlu bir şekilde derecelendiriyor. Yani, toplumsal cinsiyeti bir farkındalığa dönüştürmek erkek ve kadın olmanın ötesinde bir bakış açısı gerektiriyor.
İş Hayatı ve Çeşitlilik
İş dünyasında problem çözme açısından yaratıcı fikirleri bulmak ve hayata geçirmek temel atılımlardan biri. Bu noktada, çeşitlilik farklı sektörlerden insanların deneyimlerinin nasıl etkili olabileceğini gösterebilir.
Yapılan bir araştırmada, bilgisayar faresi üreten hayali bir şirketin zor durumdan kurtarılması için 150 işletme öğrencisinden strateji üretmeleri isteniyor. Bu öğrencilere analoji kurabilmeleri için Nike, Apple, Dell ve MCdonalds gibi şirketlerden örnekler sunuluyor. Bu şekilde benzetme yapabilmeleri için örnekler sunulan öğrenciler benzetme verilmeyenlerden daha fazla strateji üretmeyi başarıyor. Ancak asıl ilginç olanı, Nike ve Mcdonalds’dan verilen örnekler, Apple ve Dell’den verilen örneklerden daha etkili stratejiler çıkmasını sağlıyor. Ancak sağduyuları gereği teknoloji şirketlerinden verilen benzetme örneklerinin daha etkili olacağını zannediyorlar ve biz de öyle çıkmasını beklerdik, değil mi? Sanılanın aksine, teknolojik bir şirketin sorununu çözmek için ihtiyacımız olan stratejiyi bir fastfood şirketinden çeşitlilik anlamında faydalanarak yaratabilmemiz oldukça şaşırtıcı.
Çeşitlilik Tartışma Kültürünü Zenginleştirir
İşletme yöneticileriyle birlikte yürütülen bir çalışmada, küçük tartışma grupları oluşturuluyor ve iki ülkeden birini seçerek yatırım yapma kararı vermeleri isteniyor. Bu seçimi yapan gruplardan ülkelerin vergi politikaları, ekonomik büyüme gibi on dört farklı faktörü de hesaba katmaları bekleniyor. Gruplar her iki ülkeye de aşina olan yazarların makalelerine erişme imkanına sahip oluyorlar. Ancak bu makalelerin yarısı bir ülkeyi ideal olarak tutarken diğer yarısı da diğer ülkeyi favori olarak gösteriyor. Gruplara hangi makalelere erişmek istedikleri sorulunca ilk başta seçtikleri ülkeye göre mi karar verecekler (doğrulama önyargısı), yoksa diğer ülkenin durumuna değinen ama kendi seçimlerine aykırı olan makaleleri mi inceleyeceklerdir?
Araştırmacılar gruplardan bazılarına çeşitliliği destekleyen bir şekilde tartışmacı kişiler yerleştiriyorlar. Bu tartışmacı kişiler sayesinde herhangi biri dahi edilmeyen kontrol gruplarına kıyasla iki kat daha fazla düzeyde karşıt ülkeyle ilgili makaleler tercih ediliyor. Yani, böylece kendi fikirlerine saplanmaktan kurtulup karşıt bir durumu incelemeye gönüllü hale geliyorlar. Elbette tartışmacı fikirlerin fazla olduğu gruplarda hararetli tartışmalar daha yoğun gerçekleşmesi şaşırtıcı değil. Ancak grupları, birbirini ısrarlı yanlışları onaylayan kişilerden oluşturmaktansa karşıt fikirleri değerlendirip hatalarını inceleyebilemelerine olanak sağlayan tartışmacı kişilerle beslemek gerçeği görmenin temel şartlarından biri. Böylece, grupların başta stresli tartışmalardan geçmeleri gerekse de bu doğrulama önyargısından kurtularak daha geçerli yatırım kararları veriyor ve daha fazla kazanç elde ediyorlar. Bunun için sağlıklı müzakere ortamlarına ihtiyaç olduğu aşikar.
Çeşitlilik Eleştirel Düşünceyi Besler
Psikolog Charlan Nemeth, beyin fırtınasının meşhur “Kötü fikir yoktur.” anlayışını yıkmak için bir deney tasarlar. Beyin fırtınasının varsayımına göre fikirleri eleştirmezsek daha yaratıcı fikirler üretebiliriz. Nemeth, bu anlayışı yıkan araştırmasında Amerika ve Fransa’da doksan bir adet beş kişilik grup oluşturuyor. Bu gruplardan trafik sorununa çözümler üretmelerini istiyor. Bu grupların bazılarından klasik beyin fırtınası yöntemini kullanarak kimsenin eleştirilmediği ortamlarda fikir üretmelerini bekliyor. Geri kalan gruplar ise beyin fırtınasının aksine eleştirel bir tartışma ortamıyla fikir üreteceklerdir.
Nemeth deney sonucunda tartışmacı grubun beyin fırtına gruplarından daha çok fikir ürettiğini saptıyor. Bunun nedenine gelince, çeşitlilik sayesinde oluşan tartışma ortamında eleştiri kültürü bir norm haline geliyor. Böylece kişiler fikirlerinin yargılanacağı endişesinden daha kolay sıyrılıyorlar. Çünkü amaç daha iyi fikirler üretmekse eleştiri kişisel olarak algılanmaz ve fikirlerin geliştirilmesi için bir araç olarak kullanılabilir. Beyin fırtınasında ise ne kadar iyi niyetli de olsa fikirlerin içten içe yargılandığı veya yargılanacağı hissinden sıyrılmak zordur. Olay fikirlere karşı durmayı engellemek değil fikirleri daha cesur ve özgüvenle ifade etmeyi kolaylaştırmak. Çeşitlilik yanılmayı, fikir değiştirmeyi, karşı çıkmayı, katılmamayı normalleştirir. Böylece tartışmanın hem niceliği hem de kalitesi artar, aktif katılım ve fikir üretimi daha yaygın bir kültür halini alır.
Kaynakça
- Buss, David M. (2021). When Men Behave Badly: The Hidden Roots of Sexual Deception, Harassment, and Assault.
- Epstein, David (2020). Çok Yönlü: Başarı için Neden Çok Şeyle İlgilenmeliyiz?
- Kashdan, Todd (2022). The Art of Insubordination: How to Dissent and Defy Effectively.
- Klaas, Brian (2021). Corruptable: Who Gets Power and How It Changes Us.
- Leslie, Ian (2021). Conflicted: How Productive Disagreements Lead to Better Outcomes.